4. Tövbe ve Aklanma


Bu bölüm, çizimde görülen çarmıh altındaki kapıdan geçmek için yapılması gerekenlerle ilgilidir.

İimgnsan, günahı nedeniyle Tanrısal adaletin önünde suçludur. Adalete göre her suçun cezası çekilmelidir. Merhamet ise suçluyu affetmek demektir. Tanrı tövbe eden kişiyi bağışlamazsa merhamet gösteremez. Günah işleyen kişiyi cezalandırmazsa adil olamaz. Çözüm ne olabilir? Hem suçluyu cezalandırmak hem de tövbe edeni bağışlamak! Ama ikisi birden nasıl olur?

Suçlunun yerine geçen bir vekil gerek. Vekil, insan cezasını üzerine alınca adaletle hesabı görüldüğünden suçlu tövbe ettiğinde bağışlanır! İncil’de buna ‘aklanma’ denir.

Tanrı Mesih İsa’nın kefareti olmaksızın bir kimseyi cennete kabul etseydi veya İsa’nın kefaretiyle kurtulan bir kimseyi cezalandırsaydı adaletsizlik olurdu. Çarmıh hem ceza hem de bağışlanma yeridir! İşte Kurtuluş Tasarısı’nın özü…


A. TÖVBE

Tövbe derken ne anlıyoruz? Pişmanlık mı, Tanrı’dan af dilemek mi, yoksa aynı hatayı tekrarlamamaya yemin etmek mi? İncil’de asıl anlamı; ‘düşünce odağını değiştirmek’tir. Tövbe, tüm hayatımızı ve davranışlarımızı etkileyecek yeni bir dünya görüşüne teslim olmaktır.

Mat.7:13-14’te “dar kapıdan” geçmek, kendi isteklerimize dönük bir yaşamdan vazgeçip tamamıyla Tanrı’ya teslim olmaktır. Bunun için eski günahlı yaşamımızdan gerçekten vazgeçmemiz gerek… Rab alçalan yüreğe yardım eder!

İsa’ya teslim olmak din değiştirmekten öte bir şeydir. Elçilerin İşleri 3:19’da, ilk İsa izleyicilerinin din değiştirmeye değil, Tanrı’ya dönmeye çağrıldıklarını görüyoruz. İncil’de insanlar farklı bir inanç sistemine, ibadet kurallarına ve din alemine çağrılmıyordu. Günahlarından dönmeye davet ediliyordu!

Tövbe günaha sırt çevirip İsa ile ruhsal bir ilişki kurmaktır; O’nun dostluğundan beslenerek iyiliğiyle kutsallığının zaferini yaşamaktır. Kişi, dostu uğruna her şeyi göze alır. İsa bizi öyle sevdi, şimdi bizim O’nu böyle sevmemizi ister… Tövbe eden kişi 180 dereceli bir dönüş yapıp tamamen İsa’ya odaklanmaktadır.

Çamura düşen insan kirli elleriyle kendini temizleyemez; çamur her tarafına bulaşır… Yalnız elleri temiz olan biri onu temizleyebilir. Tanrı’ya kavuşmak için din dahil olmak üzere insan kaynaklı bütün çabalar yetersizdir. Kapıdan sonraki ‘yol’ da insanın nefsine ters düşer. Ama tek başına yürümesi istenmemektedir. Tövbe, Tanrı’yla birlikte yürüme imkanını sunar. O’nun iradesine ve sevgisine teslim olmak ve gücünü tecrübe etmek demektir.


B. AKLANMA

Kapıdan geçen herkes aklanır!

Romalılar 3:19-20ayetine göre Tanrı’nın verdiği Kutsal Yasa’yı uygulamak bile hiç kimseyi kurtaramaz. Yasalar ne amaçla verilir? Suçun sınırını tespit edip cezalarla herkesi suç işlemekten caydırmak için... Yasalar ödüllendirmek için değil, cezalandırmak için vardır. Yakup 2:10’a göre, Yasa’nın her dediğini yerine getirse de tek konuda ondan sapan kişi bütün Yasa'ya karşı suçlu olur.Terazi sistemiyle yargılansaydık, tek bir günah bizi cehenneme göndermeye yetecekti.

Romalılar 3:24-25’egöre Tanrı’nın lütfuyla karşılıksız bir kurtuluş yolu sağlandı. İsa Mesih çarmıhta günahlarımızın bedelini ödemeseydi, bizler için cehennem cezasını çekmekten başka bir çare kalmayacaktı. ‘Sevaplarımız’ bizi asla kurtaramazdı! Bunun yerine Mesih’in kanına iman etmek yeterlidir. Hayatımızı O’na emanet ettiğimizde bizi kurtarması için vekilimize yetki vermiş oluruz. Bu ne demek? Günaha devam edebilir miyiz? Hayır! Çünkü iman tövbe ile birlikte işler (Yakup 2:20, 22, 26). Tövbe eden kişi günaha sırtını çevirmiştir!

Tanrı, Mesih’e sığınmayan hiç kimseyi kurtarmaz; Mesih’e sığınan kimseyi de cehenneme atmaz. Romalılar 4:1-8’deİbrahim zamanında Kutsal Yasa yoktu ve yine iyi niyete dayanan işler kurtuluş için geçersizdi. Kurtuluş insanların çabalarına karşılık olarak verilseydi bir lütuf olmazdı. Ama kurtuluş Tanrı’nın bir lütfudur. Kurtuluşu bir lütuf olarak kabul etmezsek, ‘sevap’ saydığımız en iyi işlerimiz dahil olmak üzere yaptıklarımızla hak edeceğimiz tek şey sonsuz bir azaptır!

Romalılar 5:18-19’agöre Adem’in bütün soyu günahından etkilendi. Günah kalıtsaldır. Adem’in günahı bizim suçumuz değildir, ama ondan hepimiz günaha meyilli bir nefis miras aldık. Ne var ki, şimdi Son Adem’in zaferiyle kurtulabiliyoruz. Tövbeyle İsa Mesih’in ‘soyuna’ giren herkes O’nun kefaretine ortak olur. Kurtuluş da kalıtsaldır! Tanrı’nın katında tek geçerli ‘sevap’ (“doğruluk eylemi”) İsa Mesih’in kurban ölümüdür. Nasıl ki, Adem’in günahı bizi kirlettiyse, İsa’nın ‘sevabı’ bizi temizler. Ama bunun için Mesih’in Ruhu’ndan doğmak gerekir.

Böylece Kurtuluş iki seviyede işler:

Çarmıhtaki kefaret sayesinde Tanrı’nın adaleti karşısında suçumuz silinir (hukuksal yön), O’nun kutsallığı karşısında yüreğimize yeni bir Ruh verilir (yaşamsal yön). Aklanmanın sonucu olarak suçsuz ilan ediliyoruz, İsa’nın Ruhu’ndan doğmanın sonucu olarak doğru kılınıyoruz. Aklanmak için iman etmemiz, yeniden doğmak için teslim olmamız şart. Gerçek tövbe yoksa, iyileşme olmaz! Aklanmanın ‘kefaletini’ İsa öder; yeniden doğuşun ‘tohumunu’ İsa verir. Böylece O’nun doğruluk eylemiyle kurtuluyoruz!

Doğru kılınmak, O’nun kutsallık gücüyle donatılmaktır. Günah Seviyesi’nden, Adalet ve Kutsallık Seviye’sine yükseldik!

Masum iken itaat edip günah işlememek mümkündü.

Günahlı için Tanrı’nın istediği doğruluk mümkün değildir.

Aklanınca cehennemle cezalandırılmak mümkün değildir.

Kutsallıkta ise artık doğrulukla yaşamak mümkündür!

Çarmıh adeta Aden bahçesindeki yaşam ağacı oldu. Adem günaha düştüğünde yaşam ağacından yemesi yasaklandı. Şimdi ise yüreğimize İsa’yı davet ettiğimizde meyvesini yiyebiliriz; O’nun doğruluğu bizi besler! Günahın esiri olduğumuz bir yaşam yerine doğruluğun hizmetkarları olduğumuz bir yaşama kavuşuyoruz…

Bir insan aynı suç için iki defa cezalandırılamaz! Mesih tüm günahlarımızın cezasını çekti. Vekili Mesih olan kişi için artık günahlardan ötürü cehennem cezası yoktur! Böylece Mesih İsa'ya ait olanlara artık hiçbir mahkûmiyet yoktur (Romalılar 8:1). Ruhu’nu yüreğe alan kişi de artık günah içinde yaşamaz! Kutsal Ruh'un yönetiminde yaşayın. O zaman benliğin tutkularını asla yerine getirmezsiniz (Galatyalılar 5:16).

Dahası, dar kapıdan geçtiğimizde üzerimize dökülen kanıyla O’nun mührünü ve Kutsal Ruh’la vaftizini alıyoruz…

Serpilmiş kan. Çizimdeki kase. Eski Antlaşma’da tapınağın eşyaları üzerlerine kurban kanı serpilerek kutsanırdı. Aynı şekilde üzerlerine Mesih’in kanı serpilenler kutsal kılınır: “İsa Mesih'in sözünü dinlemeniz ve O'nun kanının üzerinize serpilmesi için, Baba Tanrı'nın öngörüsü uyarınca Ruh tarafından kutsal kılınarak seçildiniz” (1. Petrus 1:2).

Mühürlenme. Çizimdeki mühürlü tomar. Mesih’e ait olanlara bir “mühür” verilir: Gerçeğin bildirisini, kurtuluşunuzun Müjdesi'ni duyup O'na iman ettiğinizde, siz de vaat edilen Kutsal Ruh'la O'nda mühürlendiniz. Ruh, Tanrı'nın yüceliğinin övülmesi için Tanrı'ya ait olanların kurtuluşuna dek mirasımızın güvencesidir (Efesliler 1:13-14). Mühür sayesinde cennetteki mirasımızın güvence altına alındığını biliriz…

Kutsal Ruh’tan içmek. Çizimdeki güvercin. Aynı zaman, İster Yahudi ister Grek, ister köle ister özgür olalım, hepimiz bir beden olmak üzere aynı Ruh'ta vaftiz edildik ve hepimizin aynı Ruh'tan içmesi sağlandı” (1.Korintliler 12:13). Mesih’in Ruh’unu “içtiğimiz” içindir ki, O’nun doğruluk meyvelerini verebiliriz. Ve aynı Ruh’u içen her imanlı ile yeni bir aileye gireriz: İman ailesi! Şekeri çaydan ayırmak nasıl imkansızsa, Tanrı’nın Ruhu’yla birleşen kişi de O’nunla tek bir ruh olmuştur.

Nasıl O’nun hizmetine adanmayalım!