1. Günaha Düşüş


Neden kurtulmalıyız? Doktorlar hastayı tedavi edebilmek için önce teşhis koyarlar. Sonsuz kurtuluşumuz için Tanrı’nın koyduğu teşhisi anlamak ve tedaviye uymak gerek. Tedaviye uymazsak, iyileşemeyiz ve ölürüz…

Teşhis, “GÜNAHA DÜŞÜŞ” veya “asli günah”tır.

Konuyu en başından anlamak gerek. Çizime dikkat edecek olursanız, solda bir patlama sembolü görülür; bununla dünyanın yaratıldığı an simgelenmektedir.

img

A. YARATILIŞ ve AMAÇ

Başlangıçta Tanrı göğü ve yeri yarattı. Yer boştu, yeryüzü şekilleri yoktu; engin karanlıklarla kaplıydı. Tanrı'nın Ruhu suların üzerinde dalgalanıyordu. Tanrı, «Işık olsun» diye buyurdu ve ışık oldu.”(Yaratılış 1:1)

Tanrı özündeevreni yaratmaya karar verdi, sözüile her şeyi var etti ve ruhuile maddeye şekil verdi.

Özü ile bir ‘Baba’ gibi her şeyin kaynağı olduğunu; özünden gelen Sözüile bir ‘Oğul’ gibi bize seslendiğini; ve ‘Kutsal Ruh’ adını verdiği Gücüylekutsallığını bizimle paylaşmak istediğini öğreniyoruz. Böylece “Tanrı’nın Oğlu” deyimi ile fiziksel bir anlam kastedilmez. Çünkü “Tanrı’nın Oğlu”, bedende gelen “Tanrı’nın Sözü” demektir.

Tanrı yarattığı her şeyin iyi olduğunu gördü” (Yaratılış 1:4, 10, 12, 18, 21, 25, 31). Yarattığı her şeyi de kutsadı (Yaratılış 1:22; 2:3; 5:2). Ama ne yazık ki bu kusursuzluk günahla bozuldu!

Çizimde boydan boya uzanan dört yatay çizgi tasarının farklı seviyelerini simgeler:

masumiyet: Hem suçun, hem de itaatin yokluğudur. İnsan yaratılırken masumdu.

kutsallık: Tanrı’ya gönüldenbağlanmaklakazanılan iyilik gücüdür.

GÜNAH: Tanrı’nın yolu yerine kendi yolumuzu seçmektir (çizimdeki geniş yol).

ADALET: Hak edilen cezayı affa dönüştüren Tanrısal kurtuluş yoludur.

mahkumiyet: Tanrısal affı ret edenlerin uğrayacağı son yıkımdır.

Tanrı’nın amacı bizi, O’nun bütün erdemlerini ve iyiliklerini paylaşacağımız Kutsallık Seviyesi’ne yükseltmektir!


B. GÜNAHA DÜŞÜŞ

Yaratılış 3:1-13’te,insanın nasıl günaha düştüğü anlatılır. İlk insana tek bir buyruk verildi: “…iyiyle kötüyü bilme ağacından yeme. Çünkü ondan yediğin gün kesinlikle ölürsün”(Yaratılış 2:17). Buyruk neden verildi?

  1. İnsan Tanrı’yı severek mutlu olması için yaratıldı. Ama sevgi gönülden gelen bağlılıktır. Buyruk sevgisini ifade etmek için insana verilen bir fırsattı.

  2. Aynı zamanda Tanrı, Adem ile Havva’yı kötülüğün varlığı konusunda uyardı. Böylece Şeytan’ın yalanlarına karşı savunmasız bırakmadı.

Şeytan’ın yöntemi hep aynıdır. Tanrı Sözü’nü yalanlamaktır: (a) Adem’e Tanrı’nın her türlü meyveyi yasakladığını söyledi. Oysa Tanrı yalnız bir meyve yasaklamıştı. (b) Tanrı, “ağaçtan yediğiniz gün öleceksiniz”demişti. Oysa Şeytan, “ölmezsiniz, aksine Tanrı gibi olacaksınız”dedi.

Günahın özü, insanın kendi bencil isteklerine teslim olmasıdır. Bu, putperestliğin en zararlı şeklidir: İnsanın kendini, kendi tanrısı yapmasıdır! Biz kendi yolumuzu seçerken, Tanrı’dan kopmayı tercih ettik…

Bu isyanın sonucunda Adem ve Havva’nın “gözleri açıldı” ve çıplak olduklarının farkına vardılar. Yani çıplaklığını kötüye kullanılabileceğini anladılar. Kötülük bilinci, beraberinde suçluluk ve utanç duygusunu getirdi. Tanrı kötülüğü bilir, ama ona yakalanmaz. Çünkü kötülük O’nun özüne aykırıdır. İnsan ise kötülüğü öğrenerek özü kötülükle kirlendi. Tanrı Kutsallık Seviyesi’ndedir, Günah Seviyesi’nde ise Tanrı’yı göremez olduk.

İlk günahtan sonra insan suçlu oldu, iradesi de ruhsal olarak lekelendi. Bundan sonra insanı kutsallığa kavuşturabilmek için iki şey gerekliydi: (1) Suçu cezalandırmak ve (2) özgürce itaat eden bir irade. Mesih İsa, özgür ve temiz iradesiyle günahın cezasını yüklenmeyi kabul etti! (bkz. Romalılar 5:19; Filipililer 2:8).


C. ASLİ GÜNAH

Çizimin üst sol köşesindeki üçgen Tanrı’nın, konuşma balonu ise Sözü’nün sembolüdür. Üçgenden düşen şimşek Tanrı’nın yargısıdır. Kutsal Tanrı günahla bir arada bulunamaz. Tıpkı ateş ile su karışamadığı gibi,günahın özü Tanrı’nın kutsal özüne aykırıdır. Günah, insanın Tanrı’dan uzaklaşmasıdır. Günahın yargısı, Tanrı’nın insanı kendisinden uzak tutmasıdır (Yaratılış 3:24).

İlahi uyarı neydi? “İyiyle kötüyü bilme ağacından yediğin gün mutlaka ölürsün.”Yasak meyveyi yedikleri an Adem ve Havva bağlarını Tanrı’dan kopardıkları için öldüler. Kutsal Kitap’ta ölüm yok oluş değil, ayrılış anlamına gelir.

  1. Ruhsal ölüm: Ruhumuzun Tanrı’dan kopmuş olmasıdır;

  2. Fiziksel ölüm: Ruhumuzun bedeni terk etmesidir;

  3. Cehennem: Sonsuza dek Tanrı’dan ayrı kalmaktır.

Tanrı ile insan arasında kimsenin aşamayacağı bir ayrım duvarı oluştu. Çizimdeki Masumiyet Seviyesi ile Kutsallık Seviyesi arasındaki duvar gibi. Tanrı’yla ilişki koptu! Acılar, hastalıklar, doğal afetler, hayatta kalma mücadelesi başladı. Ruhsal ölüm bir tohum olarak Adem ile Havva’nın bütün soyuna geçti (Romalılar 5:12-14). Buna ASLİ GÜNAH denir.

Bundan böyle her insan, özünde ‘nefs’ dediğimiz günah tohumuyla dünyaya gelir. Yeni doğan bebeklerin hiçbir suçu olmasa da günah tohumu vardır. Onun bilinci geliştikçe günah tohumu filizlenir. Çocuklara ne kadar mükemmel bir terbiye vermeye çalışırsak çalışalım, kendiliğinden kötü alışkanlıklar edinirler! Örneğin; yalan söylemek gibi…

Adem ve Havva günaha düştükleri o anda yargılandılar; yani cezaları kesildi. Ama infaz henüz uygulanmadı, ertelendi. İnsan kendi doğasını değiştiremediği için, Tanrı hem yardım etmek hem de adaletine ters düşmemek için Kurtuluş Tasarısını geliştirdi.

Romalılar 3:23, “Çünkü herkes günah işledi ve Tanrı’nın yüceliğinden yoksun kaldı”; Romalılar 3:10, 12, “doğru olan kimse yok, …iyilik eden de yoktur”der. Burada:

1) Hem özü itibarıyla insanın günahkâr olduğunu, hem de

2) Eylemleriyle günah işlediğini görüyoruz.

Kaktüsün meyvesi de kendisi gibi dikenlidir. Aynen doğası günaha bulaşmış insanın eylemlerinin günahlı olduğu gibi. İnsan iyilikleri bile Tanrı’nın kutsallığından değil, insanın günahlı özünden kaynaklanır. Bu yüzden Tanrı’nın beğenisini kazanamazlar.

İnsan iyilikleri bir zamanlar değerli olup kullanımdan kaldırılmış bir banknotun piyasada artık geçerli olmamasına benzer.


D. KAYIP İNSAN

Yuhanna 3:36,“Oğul’a iman etmeyenin… üzerinde Tanrı’nın gazabı kalır”der. Tanrı’nın yargısı şimdiden her insanın üzerindedir (çizimde geniş yol altındaki alevler). Cehennem cezası Tanrı’dan sonsuza dek ayrı kalmak olduğuna göre bu dünyada Tanrı’dan kopuk yaşayan her insan cehennemin eşiğindedir.

Bu tıpkı bir deniz kazazedesine benzer. Zaten kayıptır. Tek çaresi kendisine uzatılan can simidine tutunmaktır. Tutunmazsa tek yaptığı şey, kendi ölümünü kesinleştirmektir.

Herkes, yaptığı iyilikler sayılmaksızın, Tanrı’nın yüceliğinden yoksundur. Tanrı her insanı bu durumundan kurtarmak istiyor. Buna rağmen biz kurtarışını reddediyorsak, kendi sonumuza kendimiz karar vermişizdir. İnsanın kendi iyilikleri ile kurtulmaya çalışması, okyanusun ortasında yüzerek kurtulmaya çalışan kazazedeye benzer; kaderi boğulmaktır.

İşte Tanrı’nın günah üzerindeki teşhisi. İşte kurtulmaya olan gereksinimiz. İşte Kurtuluş Tasarısı’nın gereği!