IV. Mesih İmanlılar Topluluğu için İncil’deki Düzen Tasarısı


İmanlılar, Mesih’ten başka hiçbir aracı olmadan, her yerde Tanrı’nın huzuruna duayla çıkabilirler. İncil’de, topluluğa hizmet eden farklı görevlilerden ve önderlerden söz edilse de, ruhban sınıfı ayrımı yoktur. Bütün inananlar birer “rahiptir” (1.Petrus 2:9). Yani ibadette aracılar yoktur:

“…hepimiz ayın Ruh’ta Baba’nın huzuruna çıkabiliriz” (Efes.2:18).

Dinler kurumsallaştıkça daha bürokratik ve insan kontrolünde bir idare sistemini ararlar. Ne var ki oluşturulan sistem, İncil’in kilise modelindeki Mesih İsa’ya ait baş rolünü insanlara teslim ederse imanın saflığı kaybolmaya başlar. İncil’de Tanrı’nın bildirdiği modelden iyisini biz mi bileceğiz?

Kilisenin Başı kararlarını, Kutsal Kitap ile Kutsal Ruh aracılığıyla bildirir. İncil’de, Elçilerin İşleri bölümünde bunu ortaya koyan çok anlamlı bir örnek var. Bazıları, Mesih inancının evrenselliğini, eski Yahudiliğin milliyetçiliği ve kuralcılığına kısıtlamak istediler. Böylece ilk mezhep ayrımı, ya da daha doğrusu ilk tarikat oluşma noktasına gelindi. Bu konuyu halletmek için kilise önderleri Kudüs’te bir araya geldiler...

Bu ayetlerde karar almak için:

a) Önce Kutsal Kitap’ın rehberliği ve

b) Kutsal Ruh’un doğrulanması aranır...

e) Sonra da kilise önderlerince ve

d) Tüm topluluğunca uygun karşılanır.


“…Yakup söz aldı (…) ve dedi (…) Peygamberlerin sözleri de bunu doğrulamaktadır.Yazılmış olduğu gibi…

Bunun üzerine bütün inanlılar topluluğuyla elçiler ve ihtiyarlar, kendi aralarından seçtikleri adamları (…) göndermeye karar verdiler(ya da uygun gördüler)...

Kutsal Ruhve bizler, gerekli olan şu kuralların dışında size herhangi bir şey yüklememeyi uygun gördük…”

(Elçilerin İşleri 15:13-15,22,28)


İncil’de bu konudaki anahtar kelime Kutsal Yazılar ile, Kutsal Ruh ile ‘aynı düşüncede olmak’, ‘fikir birliği’dir (bkz. Romalılar 12:16; 15:5; 1.Korintliler 1:10; Filipililer 1:27; 2:2).

Bu ilkeye dayanarak her üye, topluluğun bir âzası olarak, idarede alınan kararların dayandığı fikir-birliğine dahil edilir.

Fakat bu, günümüzde alıştığımız demokratik sistemlerdeki çoğunluğun oyununa dayanan bir karar alma değildir. Kutsal Kitap’taki fikir birliği, duaya dayanarak yazılanlarla uyum içinde ve dolayısıyla kutsal Ruh’un yönlendirmesine bağlı kalarak çoğunluğun Tanrı’ya uymasından doğan uzlaşmadır. İmanlıların İncil’e bağlanmalarından kaynaklanır.

Mesih’in ve İncil’in anlayışındaki inananlar topluluğunun alt yapısını şöyle özetleyebiliriz:

a) Evrensel Topluluğun tek başıİsa’dır. ‘Anayasası’ Kutsal Kitap’tır. Baş olan Mesih’in yeryüzündeki vekili Kutsal Ruh’tur.Bu yetki ilkesi, her yerel toplulukta şöyle yansımalıdır:

  1. Her yerel topluluk doğrudan Rab’be sorumludur. Herhangi bir dünyasal merkezden yönetilmez. Yerel topluluk ve toplulukta atanan önderler, uygulamada karşılanabilecek sorunların çözümünde yetkili ve en üst mercidir; Rab’bin dışında herhangi bir dinsel kuruluşa tabi değildir (bkz. Elçilerin İşleri 14:23; 20:32; İbraniler 13:17...).

e) Topluluğun düzeniyle ve ruhsal gelişimiyle ilgilenmesi için, tek bir kişi değil, bir kurul atanır. İncil, bu kurulu oluşturan kişilerden, “ihtiyarlar”, “çobanlar”, ya da “gözetmenler” diye söz eder. Bunlar, topluluğun ayrı bir ruhban sınıfı değiller. Onların görevi topluluğu gütmek ve onun ruhsal olarak gelişmesini sağlamaktır. Kurul üyeleri, genellikle evli ve çocuk sahibidirler, normal mesleklerine devam ederler. Bu kişiler Kutsal Ruh’un yerel topluluktan seçtiği kardeşlerdir ve kendi toplulukları tarafından onaylanırlar (bkz. Elçilerin İşleri 14:23; 20:17, 28; 1.Timoteyus 3:1-7; Titus 1:5-9...). İncil’de papaz kavramı geçmemektedir.

d) Ayrıca topluluğun yararına bazı pratik hizmetlerde bulunan kadın veya erkek hizmet görevlileriatanır (bkz. Filipililer 1:1; 1.Timoteyus.3:8-13...).


e) Bütün imanlılar, Rab’den aldıkları ruhsal yeteneklere göre bedenin (topluluğun) geliştirilmesinde yer alır, hizmet ederler (Bkz. Efesliler 4:11,16).

İncil’de, kilisenin ya da kiliselerin tek başı İsa olup, imanlılar için görülen en üst örgütlenme düzeni de bir tek yerel topluluk olduğuna göre, devlet dini veya mezhep kavramı İncil’in özünde yoktur.

Aynı zamanda İmanlılar Topluluğu basit bir dünyasal organizasyon değildir. Çünkü esas bağlılığı semadadır. Her ne kadar gözle görülür dinsel topluluklar olarak tertiplenirse de, Mesih’in düşüncesindeki kilisenin ‘telif hakkı’ hiç bir mezhebin ya da dini kurumun tekelinde değildir!

Öyleyse, mezheplerin oluşumu ve bunların arasındaki çekişmeler nereden kaynaklanır?