Ne var bir isimde? Sanırım Shakespeare’di bu soruyu soran. Diyor ki, güle başka bir isim versen bile, gül güldür, yine tatlı kokar, yine güzelliğini korur. Bir eşyaya, bir kişiye nasıl bir ad takmak istersen tak; önemli olan, takılan ad değil, o nesnenin, o kişinin vasıfları, özellikleridir. Peki, İsa Mesih’e inanan, onun gerçek izleyicileri olan kişilere nasıl bir ad taktığımız önemli midir?
Geleneksel olarak Hz. İsa’nın öğretişine bağlı olan kişiye Hıristiyan adı verilmektedir. Bu isim nereden geliyor? Tevrat, Zebur ve peygamberlerin yazılarını içeren Eski Antlaşma’da Tanrı, dünyaya göndereceği bir Kurtarıcı’dan söz etmektedir. Bu kişi İbranice “Maşiya” (yani “Mesih”, “meshedilen”) adıyla tanıtılmaktadır (bkz. Kutsal Kitap: Daniel 9:24-26). Eski çağlarda birinin başına yağ sürülerek yapılan meshetme işlemi, o kişinin önemli bir göreve atandığını göstermekteydi. Demek ki, yüzyıllar boyunca Yahudi halkının beklediği büyük Kurtarıcı, Tanrı tarafından seçilen, göreve atanan ve bu görevi yerine getirmek üzere güçle donatılan biri olacaktı.
Çağın yaygın kültür dilinde kaleme alınan İncil’de “Maşiya” adı Grekçe karşılığı “Hristos” olarak geçmektedir. İsa’nın zamanında anadili İbranice (daha doğrusu, bu dilin yakın akrabası Aramice) olan “Maşiyah” derken, Grekçe konuşanlar bunun yerine “Hristos”tan söz etmeye başladılar (bkz. İncil: Yuhanna 1:41; 4:25). Ve İncil’de bu unvan mucizeler yapan, Tanrı’dan bildiriler ileten, hatta Tanrı’nın öz cevherinden olma iddiasında bulunan İsa için kullanılmaktadır. Yüzyılların kurtuluş vaatleri, beklenilen Mesih’in ta kendisi olan İsa’nın dünyaya gelmesiyle gerçekleşmiş oldu. İsa Mesih dediğimiz zaman, Mesih bir soyadı değil, bir unvandır; İsa’nın dünya üzerindeki görevini belirten ve gerçek kimliğini tanıttan bir isimdir.
İsa Mesih’in ölümü ve dirilişinden sonra çoğalıp yayılan izleyicilerine yetkililerce yeni ve tehlikeli bir tarikat gözüyle bakılmaya başlandı. Henüz resmi bir sıfat kazanmamış olmasından ötürü bazen bu harekete sadece Yol adı veriliyordu (İncil: Elçilerin İşleri 9:2; 19:23). Oysa ilginç bir gelişmenin sonucunda görüyoruz ki, ilk kez bugünkü Türkiye sınırları içinde bulunan Antakya kentinde İsa Mesih’in izleyicilerine Hıristiyan, yani Hristoscu (=Mesihçi) adı verildi (İncil: Elcilerin İşleri 11:25-26). Bu terim büyük olasılıkla ilk başlarda alaycı bir biçimde kullanılmaktaydı. Ama zamanla tutunmayı başaran isim bu oldu.
Ne yazık ki, Hırisyiyan adı zamanla yozlaştırılmış bir isimdir. Daha ilk yüzyıllarda bile bu ad yürekten gelen bir inancı belirteceği yerde, doğuştan takılan bir etiket haline geldi. Hiç kuşkusuz, bütün tarih boyunca gerçek Hıristiyanlar varlığını sürdürmüştür. Ama bu ad sırf topluma ayak uydurmak ya da siyasal çıkar elde etmek gibi nedenlerle benimseyenler, bugün de olduğu gibi hep çoğunluktaydı.
İncil’in açık öğretişine göre babadan oğula geçen, kimliğe yazılıp orada kalan Hıristiyanlık diye bir şey kesinlikle yoktur. Gerçek Hıristiyanlık, diri bir Kurtarıcı’ya yönelik diri ve yürekten bir inançtır. Gerçek Hıristiyan da, yalnız ve yalnız Mesih’e bağlanan, O’nun çarmıh üzerinde sunulan kurbanın sayesinde günahları bağışlanan ve yaşamı O’na vermiş olan kişidir. Bu durumda olmayıp da Hıristiyan adıyla etiketlenen kişi (ister bilinçli, ister biliçsiz) sahtedir. Herhangi bir yabani ot kendine gül dedirtmek isteyebilir; ama gül kokusu ve görünümü, gül özü yoksa, ne derse desin gül değildir.
Müslüman komşularımız için Hıristiyan adı nasıl bir anlam taşımaktadır? Tarafsız bir tanımlama bulmak umuduyla Türk Dil Kurumunun 1988 baskısı Türkçe Sözlüğü’ne baktım, ama Hıristiyan/Hıristiyanlık sözcüğü orada yer almıyor. Müslüman var, Musevi var, Hindu var, Buddhist var, Hıristiyan yok! Çok tuhaf—acaba bunda bir kasıt mı var?! Ne yazık ki, aralarında oturduğumuz çoğunluğun kafasında Hıristiyan terimi pek olumlu çağrışımlar yapmamaktadır. Rumlar, Ermeniler, Haçlılar, Batı dünyasının ahlâksızlık ve maddecilik bataklığına batmış kitleleri hemen akla gelmektedir. Tarih boyunca Hıristiyan etiketi takınan, ama gerçek Hıristiyan olmaktan çok uzak olan kişiler tarafından bu kutsal isim karalanmış, lekelenmiştir. Biz de kendimizi böyle mi tanıtmak istiyoruz? Pek sanmıyorum.
Ama isim konusunda başka seçeneğimiz var mı? Yukarıda gördüğüm gibi, Hırıstiyan adı sözcük anlamıyla Mesihçi/Mesih’e inanan terimiyle eşanlamlıdır. Ne var ki, alışılanın dışında bir terim kullanmaya kalktığımız zaman, bu kez hükümetin yetkilileri (ve bir ölçüde de halk) bizi başka türlü bir öcü olarak görmeye başlar. Sanki yeni bir tarikat, devletin varlığını tehdit eden tehlikeli bir örgüt türemiş. Oysa bu hiç de yeni bir felsefe değil, kökleri İncil’in sayfalarına, birinci yüzyıla ve Anadolu topraklarına kadar uzanan diri bir inançtır.
Öyle görünüyor ki, bütün olumsuz çağrışımlarına karşın Hıristiyan adını kullanmak zorundayız. Yine de yaymak istediğimiz kurtuluş müjdesini, İncil’in gerçek öğretişinden uzaklaşıp bu güzel adın yüzkarası olan ölü dincilikten ayırabilmek için Hıristiyan sözcüğünün önüne çeşitli sıfatlar getirmemiz gerekecek: gerçek Hıristiyan, İncil’e bağlı Hıristiyan, Mesihçi, Mesih İnanlısı gibi terimlere rastlayabilirsin. Bunların tümü aynı anlama gelmektedir—İncil’de belirtilen anlama.
Galiba başladığımız noktaya dönmüş bulunyoruz. Kendimize ve inancımıza nasıl bir ad takmak istersek takalım, önemli olan, olumlu bir yaşamla bu ada kazandırdığımız anlamdır. Sahte Hıristiyanlık, inancı ölmüş olan ismen Hıristiyanlar çoktur. Bu adı hakketmiş kişiler olmak istiyorsak, bizde Mesih’in kokusu ve görünümü, O’nun özü bulunmalıdır.