FİLADELFİYA KİLİSESİNE

Vahiy 3:7-15

“Ve Filadelfiya’da olan kilisenin meleğine yaz:

Mukaddes, hakiki, Davut’un anahtarı kendisinde olan, açan ve kimse kapayamayacaktır, ve kapayan, ve kimse açmaz, bu şeyleri diyor: Senin işlerini bilirim (işte, senin önüne kimsenin kapayamayacağı açılmış kapı koydum), ki biraz kuvvetin var, ve benim sözümü tuttun, ve ismimi inkar etmedin. İşte, şeytanın havrasından olan bazılarını, Yahudi değilken ancak yalan söyleyip kendilerine Yahudi diyenleri veriyorum; işte, onları öyle edeceğim ki gelecekler ve senin ayaklarının önünde secde kılacaklar, ve benim seni sevdiğimi bileceklerdi. Mademki sabrımın sözünü tuttun, yer üzerinde oturanları tecrübe etmek için bütün dünya üzerine gelecek tecrübe saatinde bende seni tutacağım. Çabuk geleceğim; kimse senin tacını almasın diye, sende olanı sıkı tut. Galip olanı Allah’ımın makdisinde direk edeceğim, ve artık dışarı çıkmayacak; ve onun üzerine Allah’ımın ismini, ve Allah’ımın şehrinin, Allah’ımdan gökten inen yeni Yeruşalimin ismini ve benim yeni ismimi yazacağım. Kulağı olan işitsin, Ruh kiliselere ne diyor.”

BEREKETLENEN KİLİSE

Bu vahiylerden anladığımız gibi Rab’bimizin sözlerine uyan, O’nun yolunda, O’na itaat ederek yaşayan kiliseler de vardır. İzmir kilisesi buna güzel bir örnektir. Anadolu’ya vahiylerde bu kilise övülmekte, örnek gösterilmektedir. Aynen İzmir kilisesi gibi Filadelfiya kilisesi de tövbeye çağrılmamış kilisedir. Övülmüştür, teşvik edilmiştir. İyi bir örnek olarak imanlı kiliselerin önüne konulmuştur. Demek ki, Rab’bi hoşnut etmek düşünüldüğü gibi hiçte ulaşılamayacak bir nokta değildir. Rab, zaten bizlerin yetersizliğini, kutsal olamayacağımızı bilmektedir. Bu nedenle bize kadar ulaşmış, bizim için haça kadar gitmiştir. O yalnız biz de yaşamak istemektedir. Çünkü bizde yaşadığı zaman ancak bizler O’nda tamamlanırız. Bu Rab’bi hoşnut eden tek gerçektir. Demek ki, bu durumda bir kilisenin ortasında gerçekten Mesih İsa duruyorsa, o kiliseyi oluşturanlar gerçekten Mesih İsa ile yaşıyorsa, bir kilisenin önderlerini yönlendiren, elinde tutan Mesih İsa ise işte o kilise Rab’bi hoşnut eden bir kilisedir.

Diğer beş kilise çok iyi vasıflara sahip olduğu halde ne yazık ki, zamanla en önemli noktaları ihmal etmeye başlamışlar ve Rab’den bazı noktalarda sapmışlardır. Bu nedenle Rab tarafından tövbeye çağrılmışlardır. Ama İzmir ve Filadelfiya kilisesi için bu böyle olmamaktadır. Çünkü Rab gerçekten bu kiliselerin ortasındadır. Rab bu kiliseleri sevmektedir. Bu iki kilise de bizim için örnek alınması gereken kilise olarak önümüzde durmaktadır.

I. BEREKETLEYEN ALLAH

Filadelfiya kilisesi gerçekten Allah tarafından bereketlenmiş bir kilisedir. Bu bereketlenişlerinde en büyük unsur olarak üç noktaya olan sıkı kenetlenmeleridir. Filadelfiya kilisesi bu üç noktaya sıkı sıkıya sarılmıştır ve bu da gerçekten Allah’ı hoşnut etmiştir. Bu da bize kilise yaşamımızda çok önemli bir örnektir. Bu Mesih İsa’nın kişiliğine olan sıkı sıkıya sarılmadır. Mesih İsa’nın durumuna, yetkisine sıkı sıkıya bağlılıktır ve üçüncü olarak Mesih İsa’nın yönetimine olan yürekten eğilmedir.

a. Kişiliği:

Allah’ın kişiliği mukaddes ve hakikidir. O kutsaldır, O gerçektir. Baba, Oğul ve Kutsal Ruhta kendisini açıklayan tek Allah’ın ikinci şahsiyeti olan Mesih İsa Allah’tan Allah, Nurdan Nurdur. Allah’ın Sözü, Allah’ın kendisini ifade eder, başka bir şeyi değil. Allah bize bütün varlığı ile yakındır, yanımızdadır. Seçimi ile, kurtarışı ile bizim yanımızdadır. Mesih İsa bütün tanrısallığı ile bizden uzakta değil, bizimle birliktedir. Yüreklerimizdedir, bizi karşılıksız olarak kurtaran, aklayandır, bağışlama sağlayandır. Algıladığımız bütün kişiliklerin üstünde görkemli bir kişiliği olan gerçek tek Allah’tır. O’nun kişiliğini, kişiliğindeki derinliği, karakterini algılamamız, en azından biraz olsun bu karakteri algılamaya başlamamız bizim imanımıza kişilik kazandırmaktadır. O yaşayan diri olan Allah’ın kelamı, mecaz anlamda oğludur.[26] Allah’ın en büyük istemi ve hoşnut olduğu şey O’na iman edenlerin bu mukaddes ve hakiki kişilikle imanları aracılığı ile buluşmaları ve bu kişilikte olgunlaşmalarıdır.

b. Durumu:

Davut’un anahtarı elinde olandır. Yani, Allah’ın Davut Peygamber aracılığı ile verdiği vaat, Mesih İsa’da gerçekleşmiştir. İşaya peygamberde buna örnek olarak Hilkiya oğlu Elyahimin krallığa kahyalığı gösterilmektedir. Allah Sözü Mesih İsa’nın da geldiği öz babasına yakınlığı ve yaptıkları bu ilişki de anlam bulmaktadır. Göremediğimiz o muhteşem Özün Sözü İsa Mesih’te krala, o öze en yakın kişi olarak krallıkta tek yetki sahibidir. Hilkiya bütün ilişkilerden ve sarayla sorumlu kişiydi. Allah’ın krallığında da durum aynıdır. Görünmez Öz, Yüce Allah’ın Sözü Mesih İsa yani görünür öz Allah krallığının bütün girdisi ve çıktısı ile sorumludur. Mesih İsa bu anlamda Davut’un anahtarı, yani vaadinde olduğu gibi Allah’ın krallığının anahtarlarını elinde bulunduran tek yetkilidir. “İsa yanlarına geldi, ve onlara söyleyip dedi: Gökte ve yeryüzünde bütün hakimiyet bana verildi, imdi, siz gidip bütün milletleri şakirt edin, onları Baba ve Oğul ve Ruhul Kudüs ismile vaftiz eyleyin”[27]bu sözler İncil’in içinde yer almaktadır. Gökte ve yeryüzünde bütün hakimiyet görünmez Öz olan ve Mesih Baba dediği için bizim de Baba dediğimiz o muhteşem Öz Allah tarafından Sözüne yani Oğluna verilmiştir. Yani iman eden bizler için O’nun kudretinin büyüklüğü tartışılmazdır. Filadelfiya kilisesine seslenen Allah bunu belirterek sözüne başlamaktadır.Yine bir başka ayette “Göklerin melekutu anahtarlarını sana vereceğim; yeryüzünde bağlayacağın her şey göklerde bağlanmış olur, ve yeryüzünde çözeceğin her şey göklerde çözülmüş olur.”[28]demektedir. Evrenin o ulaşılmaz görkemli sahibi yüce Allah kendi sözü ve oğlu olarak unvan alan Mesih İsa’ya krallığının bütün yetkisini vermiştir. Mesih İsa ise bu muhteşem yetkisi ile kendi seçtiklerini onurlandırmaktadır. Kendi yetkisini onlara sunmaktadır. Bu Sevgi Allah’ının muhteşem dokunuşu, kendi halkına uzanan kurtarış ve merhamet elidir.

c. Yönetimi:

Filadelfiya’ya hitapta Mesih İsa’nın yetkisinin büyüklüğü çok açık bir biçimde belirtilmektedir. O’nun açtığı açılır, kapadığı kapatılır. Yani O ne derse o olur. Alfa ve Omega olan, Başlangıç ve Son olan Kendisidir. Kilisesi O’nun elindedir. Zaten yedi kiliseye Allah’ın seslenişinde ortak olan şey Mesih’in kendi kilisesine sahip oluşudur. Yetki sahibi O’dur, O’nun sözü baş ve son sözdür. Bu durumda bir kilise kendisi ne kadar mücadele ederse etsin eğer Rab’bin istemi başka doğrultuda ise o istem yerine gelecektir. Kilise kendi başına buyruk olamaz, böyle bir kilise varsa zaten o zaman bu kilise Rab’bin kilisesi olmayacaktır.

Filadelfiya kilisesi Rab’bin kişiliğine, Rab’bin sahip olduğu yetkiye ve Rab’bin Yönetimine sımsıkı sarılmış bir kilise olarak karşımıza çıkmaktadır. Böyle olunca da vahyin bu bölümünden anladığımız kadarıyla da bu kilise bereketlenmiş bir kilise olarak karşımıza çıkmaktadır. Bizler de gerçekten Rab’bin bereketlediği bir kilise olmak için bu üç noktaya olan bağlılığımızı gözden geçirmek ve bereketleyen tek mercinin Baba, Oğul ve Kutsal Ruh’ta tek olan Allah olduğuna imanımızı güçlendirmek durumundayız.

II. MESİH’İN KUTSADIĞI KİLİSE

Bereketlenmiş kiliseye en güzel örnek olan Filadelfiya kilisesi, Mesih’in kutsadığı kiliseye de en güzel örneği oluşturmaktadır.

a. Boyuta bağlı olmayan kilise:

Bereketlenmiş ve kutsanmış kilise illa çok büyümüş kilise anlamında değildir. Bereketlenmiş ve kutsanmış kilise az sayıda katılanı da olsa gerçekten Allah’ın tapınışından hoşnut olduğu, iman hayatından hoşnut olduğu ve buradaki sözlerde de gördüğümüz gibi çeşitli fırsatlarda övdüğü, önlerine birçok fırsatlar koyduğu kilisedir. Bizler bazen bereketlenmeyi ve kutsanmayı sayılarla ifade etmeye çalışıyoruz. Elçilerin İşlerinde birçoklarının Müjdeyi duyup imanlılar arasına katıldıklarını görüyoruz ama buna karşın birçoklarının zor anlarda dayanamayıp döndüklerini de görüyoruz. Bunun gibi Mesih’i izleyenlerinde zor anlara yaklaşıldıkça Mesih İsa’yı terk ettiklerini görüyoruz. Ancak Mesih İsa’nın öğrencilerinin yanında kaldığını görüyoruz. Mesih İsa’nın küçük sürülere, sadık izleyicilerine büyük bereketler verdiğini, kutsamalarda bulunduğunu Müjde boyunca görüyoruz. Aynı zamanda Allah’ın krallığının küçük çocuklar gibi olanlar için olduğunu da söylerken yine esas bereketlenmenin, esas kutsanmanın çoklukta, büyüklükte, çok bilgi de değil, gerçek anlamda temiz bir imanla Mesih’e bakmakla, O’nunla vakit geçirmekle olduğunu görüyoruz.

b. Sürekli hareket halinde bir kilisedir:

Rab, bu ifadeyi daha önce de kiliseleri için kullanmıştı; “Senin işlerini biliyorum”. Bu cümleden anlaşıldığı gibi Filadelfiya kilisesi oldukça etkin hizmetler yapan bir kiliseydi. Sardis gibi ismi olan ama etkin olmayan, ölü bir kilise değildi. Daha önceki vahiylerden de gördüğümüz gibi Rab’bimiz kendi isminde etkin hizmeti sevmektedir, ama bu hizmetin her şeyden önce doğru bir iman üzerine temelli bir hizmet olmasını esas almaktadır. Rab, boşa koşan, kendini öne koyan, kendi onuru için, ya da bir şeyler kanıtlamak için bir şeyler yapan, dünyasal hırsların peşinde bir kilise hizmeti istememektedir. Bu kilise tam Mesih İsa’nın isteminde olduğu gibi sımsıkı Mesih’e bağlı, O’nun istemi doğrultusunda hareket eden, bütün yetkiyi ve her şeyi Rab’be veren bir kilisedir. Bu bağlamda Rab bu kiliseyi imanı açısından beğendiği için bereketlemiştir. Aynı zamanda doğru imana dayalı hizmetlerinden ötürüde Rabb’in hoşgörüsünü kazanmış ve Rab tarafından kutsanmıştır. Rab diri olan Allah’tır. Bu nedenle kendi kilisesinin de, Kendisinde dipdiri olmasını görmek istemektedir.

c. İtaatkar, Sözü tutan bir kilisedir:

RAB başlangıcından beri kendi halkından itaat istemektedir. İnsanoğlu kendisini özgür hissettiği en bağımsız durumunda bile aslında bir şeylere itaat etmektedir. Bu bazen kendi kültürü, kendi gururu, kendi bilgileri olabileceği gibi, bazen de kendisine örnek aldığı herhangi bir kişi, her hangi bir yaşam tarzı olabilir. Oysa Kutsal Kitaba göre Rabb’in istemi kendi seçtiği halkının kendisine kayıtsız şartsız itaatidir. Kendisinden başkasına tapmaması, kendisini her şeyden çok sevmesi, O’nun yapmamızı istemediklerini yapmamamız, yapmamızı istediklerini yapmamızdır. Bu Allah’ın kendi halkından istemidir. İtaat biz Mesih İsa’da aklanan, kurtuluşa kavuşan kişinin sorumluluğudur. Bereketlemek ise Rab’bimizin kendi kararıdır. “Emirlerim kendinde olup onları tutandır ki, beni sever; beni seven Babam tarafından sevilecektir; ben de onu seveceğim, ve kendimi ona göstereceğim.”[29]İşte bu sözlerde Rab’bin kendi sözleri ile itaatin getireceği sonuç görülmektedir. Rab’bin kendisini bizlere göstermesi hem bereketlemesi hem de kutsamasıdır. “Ve onun emri şudur: bize emrettiği gibi Oğlunun, İsa Mesihin, ismine inanalım ve birbirimizi sevelim” [30]

d. Mesih İsa’ya bakarak ayakta duran bir kilisedir:

Rab’be ait her şey dünyanın sonuna dek çeşitli zamanlarda saldırılara açık olacaktır. Bu mağlup şeytanın kuyruk sallamasıdır. İmanda güçlülüğümüz için dayanma zamanıdır. Mesih’e ait sağlam ve sadık bir kilise daima dayanmasını bilen bir kilisedir. İşte, bu diyardaki kilisede her durumda dimdik ayakta durmayı başarmış, bütün saldırılara rağmen hiçbir zaman Mesih İsa’nın ismini inkar etmemiştir. Mesih İsa’nın adını bir süre bile olsa inkar eden Aziz Petrus’un başına gelenleri hepimiz biliyoruz. Mesih İsa’yı inkar acıdır. Yürek dağlayan bir acılıktadır. Gerçekten Allah’a ait olmayan ismen kiliseler zorluklar, saldırılar, Mesih’e karşıtlıklar geldiğinde hemen dağılmaya, yok olmaya yüz tutmuşlar, silinip gitmişlerdir. Rab’de sadık, sabit olan Allah’ın kilisesi işte böyle günlerde yıldız gibi pırıl pırıl parlayarak kendini göstermektedir.

e. Bu kilise sahip olduğuna sadık bir kilisedir:

Allah bu kiliseyi bereketlemiş, bu kiliseyi kutsamıştır. Bu kilisenin ortasında Rab’bimiz oturmakta, bu kilisenin önderlerini Rab’bimiz yönlendirmektedir. Büyük, görkemli bir binaları yoktur, çok büyük sayıda katılımcıları yoktur. Ama Mesih’e ait, Mesihleşmiş yürekleri vardır. İşte böyle bir kilise Allah’ın beğenisi kazanmış, övgüsüne mahzar olmuş, üstüne üstlük taçlandığı bildirilmiştir. Kimsenin bu tacı ellerinden almasına müsaade etmemeleri içinde uyarılmaktadır. Görüldüğü kadarı ile Rab’be sımsıkı sarılmış bulunan bu kilise, kendisinde olanı da sımsıkı tutacaktır. Bizlerde her gün sahip olduğumuza sımsıkı sarılmalıyız. Bugün yapmamız gerekeni yarına geleceğe bırakmamalıyız. Önce imanımıza, Rab’bin bize sunduğuna, karşılıksız kurtarışa, lütfa sahip çıkmalıyız, bu muhteşem kurtarışı, aklamayı, kutsamayı gönenmeyi bilmeliyiz, sonra Rab’bin bize verdiği kiliseye sahip çıkmalıyız. Gereksiz tartışmalar, çekişmeler ortamı haline getirmek yerine, ibadet ettiğimiz, birlikte imanımızı yaşadığımız kilisemizi kucaklamalıyız. Aynı zamanda kazancımız üç kuruşta olsa ondalığımız ne ise kilisemize vermeliyiz. Yarın, sonra, bakalım, hele iyi kazanalım gibi sadakatten uzak davranışlarla kendimizi Rab’bin bereketlerinden uzaklaştırmamalıyız.

III. MESİH’İN SAĞLADIĞI BEREKETLER

Rabb’in buradaki vahyinde söylediği bazı kelimeler üzerindeki vurguları iyi bir biçimde anlamamız gerekmektedir. Çünkü bu vurgularda Rabb’in bereketleri ve öğretişini anlamamız mümkündür. Bakın bu vahiyde özellikle bazı sözler bu vurgulardır. Örneğin; “işte....kapı...koydum..” gibi sözcükler. “İşte, onları öyle edeceğim ki...” Rab böyle söylemektedir. Şimdi bunların biraz açılımlarına inelim.

a. Açık bir kapı verir:

İncil’de kapı ifadesine çeşitli yerlerde rastlamak mümkündür. Yuhanna 10:79’a baktığımızda Mesih İsa’nın o varlığımızla algılayamadığımız öz olan Baba için bir kapı olduğunu görürüz. “Ve İsa yine onlara dedi: Doğrusu ve doğrusu size derim: Ben koyunların kapısıyım. Benden evvel gelenlerin hepsi hırsız ve haydutturlar; fakat koyunlar onları dinlemediler. Ben kapıyım; eğer bir kimse benden girerse, kurtulur; girer, çıkar, ve otlak bulur.”[31] Elçi Pavlus’un iman kapısını Yahudi olmayanlara açtığını da Elçilerin İşleri 14:27 ayetlerinde görürüz. “Antakya’ya varıp kiliseyi topladıkları zaman, Allah’ın kendileri vasıtası ile neler ettiğini, ve Milletlere iman kapısını açtığını anlattılar.” Aynı zamanda Efes’teki hizmetleri için Elçi Pavlus kendisine“büyük ve faaliyet dolu bir kapının açıldığını ve karşı koyanların çok”olduğunu söylemektedir.[32] Bu oldukça ilginçtir. Görüldüğü gibi Mesih İsa her şeyden önce bizim için bir kapıdır. Yerin ve göklerin hakimi olan o yüce Allah’a açılan, O’nun kurtarışını bize ulaştıran, Sonsuz yaşama uzanan bir kapıdır. Bununla birlikte görüldüğü gibi Mesih İsa’ya imanla kurtulanlar için eğer O’na bağlı, O’nda, kurtuluşu gönenerek bir yaşam varsa, bir sadakat varsa Mesih’in bereketleri yağmaya başlamaktadır. Yukarıdaki ayetlerde kapı açılması bereketler anlamına gelmektedir. Mesih’in kapısından girilmekle zaten insanın edinebileceği en büyük bereket, günahlardan aflık, kurtuluş, sonsuz yaşam bereketi Mesih İsa tarafından sağlanmaktadır, daha sonra onda yaşayanlara sunulan bereketlerle O’nda yaşayanlarda başkalarına açık kapılar olmaktadırlar. Elçi Pavlus’un yaşamında görüldüğü gibi de Allah böylesine sadık imanlılarına yeni yeni kapılar açmaktadır ve iman hayatı boyunca da bütün saldırılara, zorluklara, yaşamın yüklerine rağmen açmaya devam edecektir.

b. Gelecek tecrübeden korur:

Ayetler bu konuda nettir. Böylesine Rab’le dolu bir kilisenin önüne açık bir bereket kapısı konulduğu söylenmektedir. Şimdilik denmemektedir. Açılmış ve kapanmış bir kapıdan bahsedilmemektedir. Tamamen açık bir kapıdan bahsedilmektedir. Biraz kuvveti olduğu, sözünü tuttuğu ve ismini inkar etmediği için; ve imanla, Mesih İsa’nın kişiliğinde, yetkisinde ve yönetiminde durduğu ve iyi işlerine bu imanla devam ettiği için kutsal olan, gerçek olan, Davut’un anahtarı elinde olan, açan ve O’nun açtığını kimsenin kapayamadığı ya da O’nun kapadığının kimsenin açamadığı O görkem sahibi Rab’bin bereketine sahip olmuştur. Allah’ın hoşnut olduğu seçtiği kilisesinin bu yaklaşımının getirdiği en güzel nokta bereket, kutsanma ve korunma.. Evet, bu noktada böyle bir yaşam sergilediği için Rab tarafından bir başka ödülle de ödüllendirilmektedir Filadelfiya kilisesi. Bu ödül de üzerlerine gelecek her tür tecrübeye karşı kilisenin Rab tarafından tutulması, korunmasıdır. Bu hakikaten sahip olunabilecek en güzel ruhsal ödüllerdir. Ve Filadelfiya kilisesi Rab’den bu ödülleri almıştır. Bu kesindir çünkü bu sözleri söyleyen Rab’dir. Dolayısı ile bu kiliseyi kendine örnek alan, ya da iman yaşamları bu kilisedekilerin iman yaşamına benzeyen Rab’bin çocukları da bu ödülleri Rab’den almış olacaklardır.

c. Sonsuz ödüller verir:

Mesih İsa’da kazandıklarımızı gördükçe yüreğimizin daha da bir coşku ile Rab’be yaklaştığını hissedebiliriz. Bu derin bir şükrün, ifade edilmez sözcüklerin yürekten kaynamasıdır. Çünkü bizler aslında hiçbirimiz Rab’bin bu iltifatına, bu sunularına, kurtarışına layık değiliz. Sevgiyi ancak Yaratıcımızdan öğreniyoruz. Birçok şeyleri ondan öğrendiğimiz gibi Bu görkemli Rab, kendisine bakan çocuklarının önüne açık bereket kapıları koymakta, onları başlarına gelecek her tür tecrübede korumakta ve üstüne üstlük sonsuz ödüllerle ödüllendirmektedir. Bu son ortaya atılan ödül de Allah’ın kentinin vatandaşı olma, Mesih İsa ile birlikte yücelme vaadi gibi aklın alamayacağı düzeyde vaatler vardır. Bu vaatlere göre Rab’le birlikte bir sonsuzluk yaşama durumu söz konusudur. Artık böyle bir kişi Mesih İsa’nın kişiliğinde yepyeni bir kişidir. Mesih İsa’nın yetkisinde yetki sahibidir, Mesih İsa’nın yönetiminde evrenin hakimi tarafından yönlendirilmektedir. Allah’tan gelen bereketlere sahip olmuştur. Çünkü böyle bir kilise bütün komplekslerinden arınmış, sayılara dayalı bir kilise değildir. İman ve ibadetini doğallık içinde yaşayan bir kilisedir. Rab’be bütün yüreği ile bağlandığı için itaatkardır. Mesih İsa’ya bakar ve Mesih İsa’da sahip olduklarına sadıktır. Bunun sonucunda da Mesih İsa’dan özel olarak bereketler almıştır. Önüne kapanmaz bir bereket kapısı açılmış, bütün tecrübelere karşı özel olarak korunmaktadırlar ve son olarakta sonsuzluk denizi içinde bütün her şeyin sahibi olan Yüce Allah ile aynı mekan içinde sonsuzluğu yaşama ayrıcalığı verilmektedir. Bunun içinde yapılması istenilen şey yalnızca Rabb’in Kutsal Ruhu aracılığı ile söylediklerine kulak kabartmak ve gönülden katılıp uygulamaktır. Kulağı olan işitsin sözlerinde samimi Hıristiyanlara çok açık bir seslenişin noktalandırılışı vardır. Ruh kiliselere bu sözleri büyük bir ciddiyetle söylemektedir.

Görüldüğü gibi Filadelfiya kilisesi de İzmir kilisesi gibi iman ve ibadeti ile Allah’a onur getiren bir kilise olmayı başarmıştır. Bunu kendi gücü ile yapmamıştır. Kelamın çerçevesinde, Kutsal Ruhun rehberliğinde Mesih İsa’daki yaşam bu kiliseyi Allah kilisesi haline getirmiştir. Demek ki, bu mümkündür. İnsanoğlu günahlıdır. Hiçbir zaman tam değildir. Ancak Mesih İsa’nın kurtarıcı ve Rabliğinde insan gerçek sahibine döndüğü için tamamlanır. Tam olan, Mükemmel olan Rab’dir. Bu anlamda Mesih İsa’ya ait kiliseler Mesih İsa içinde olduğu sürece tamamlanmış kiliselerdir. Ama aslında insanlardan oluşan kilise, sınırlı insanların, günahlı insanların oluşturduğu her sistem gibi yüzde yüz tam, tam olmayacaktır. Ancak kiliseleri tamamlayan Rab’bin kendisi olacaktır. O da ancak İzmir kilisesi gibi, Filadelfiya kilisesi gibi Mesih İsa’ya bakmasını bilen kiliseler için söz konusudur. Rab’bimiz bizleri Mesih İsa’da istemi doğrultusunda yaşayan Hıristiyanlardan etsin ve kiliselerimizi Mesih İsa’da yaşayan kiliseler haline getirsin, Kutsal Ruh’u ile bereketleyip kutsasın. Kiliselerimiz kurtulmuşlukla bize sunulmuş zafer kapısının sürekli açık olduğu ve bu kapının kullanıldığı kiliseler olsun. Yani bereket üstüne bereketler alan ve bu bereketlerle de sürekli Müjdenin tanıklığını yapan kiliseler olsun..