11. VAAT EDİLEN “RAB’BİN HİZMETKÂRI”

İkinci Sürgün Öncesi Dönem

Ele Alınan Bölümler: 2. Krallar 15-20; Mika, Yeşaya

Okunması Önerilen Bölümler: Mika 4:1 - 5:5; Yeşaya 4:2-6; 6; 7:14; 9:1-7; 11:1-10; 28:16; 35; 37:30-35; 42:1-7; 49:1-6; 50:4-9; 52:12 - 53:12.




Kendilerine gönderilen peygamberlerin sürekli uyarılarına karşın, İsrail’in kötü kralları, “RAB’bin gözünde kötü olanı yaptılar” (2Kr.15:8-31) ve insanları yıkıma götüren yolda önder olmaya devam ettiler. Sonunda M.Ö. 722’de İsrail’in on oymağı Asurlular tarafından sürgüne gönderildi. 2. Krallar 17:7-18 İsrail’in neden düştüğünü özet olarak sunar:

Bütün bunlar kendilerini Mısır Firavunu’nun boyunduruğundan kurtarıp Mısır’dan çıkaran Tanrıları RAB’be karşı günah işledikleri için İsrailliler’in başına geldi. Çünkü başka ilahlara tapmışlar, RAB’bin İsrail halkının önünden kovmuş olduğu ulusların törelerine ve İsrail krallarının koyduğu kurallara göre yaşamışlardı…Yaptıkları kötülüklerle RAB’bi öfkelendirdiler…

RAB İsrail ve Yahuda halkını bütün peygamberler ve kâhinler aracılığıyla uyarmış, onlara, “Bu kötü yollarınızdan dönün” demişti…

Ama dinlemediler, Tanrıları RAB’be güvenmeyen ataları gibi inat ettiler. Tanrı’nın kurallarını, uyarılarını ve atalarıyla yaptığı antlaşmayı hiçe sayarak değersiz putların ardınca gittiler… Oğullarını, kızlarını ateşte kurban ettiler.Falcılık, büyücülük yaptılar… RAB İsraillilere çok kızdı, Yahuda oymağı dışında hepsini huzurundan kovdu.

Mika ve Yeşaya, peygamberlik hizmetlerine Samiriye’nin düşüşünden otuz yıl önce başladılar ve altmış yıl kadar sürdürdüler (Mik.1:1; Yşa.1:1; tarihler için bkz. Ek 3). Bu iki peygamber Kutsal Kitap’taki esinlerden en önemlilerini kaleme almışlardır. İçinde peygamberlik ettikleri karanlık günlere karşı Tanrı’nın vaadi çok parlak bir şekilde duruyordu. Mesih hakkındaki vaat yeni bir açıklık kazanmıştı. Bu peygamberlikler O’nun sonsuzluğun Rab’bi olduğunu, buna karşın bir bakireden doğarak dünyamıza geleceğini gösterirler. Mesih hem Tanrı’nın alçakgönüllü Hizmetkârı, hem de O’nun seçtiği Yönetici olacaktı. Hem elem çekecek, hem de yüceltilecekti.


MİKA - VAAT EDİLEN “YÖNETİCİ”

Mika’nın kitabı, her biri, “DİNLEYİN” ya da “DUYUN” emriyle başlayan üç mesajdan oluşmuştur (1:2; 3:1; 6:1). RAB’bin İsrail’e karşı suçlamaları açıkça bildirilmişti: putperestlik, fahişelik (1:7), tamahkârlık (2:1-2), adil olmayan yöneticiler (3:1-3), yalancı peygamberlik ve büyücülük (3:5-7), Rab’bin isminden yararlanmak (3:9-11), aldatmaca, yalan ve şiddet (6:10-12). Tanrı dinsel etkinlikler değil doğruluk ister (6:6-8).

Geleceği bildirilen yıkıma karşın, kitabın her üç bölümü de parlak bir umut ışığıyla sona erer (2:12-13; 4-5; 7:7-20). Kendisinden kısa bir süre önce peygamberlik eden Hoşeya gibi, Mika da İsrail’de kalacak olan, tövbe etmiş bir grup kişinin Tanrı’nın yargısından kurtulacağını bildirmiştir (4:6-7; 5:7; 7:18-20). RAB (Yahve) onların kralı olacak ve onları Kudüs’ün kapısından içeri sokacaktır (2:13). Kutsal şehir kısa bir süre sonra “viraneye dönecek” (3:12) olsa bile, “RAB’bin Tapınağı’nın kurulduğu dağ, gelecekte (son günlerde) bütün dağlardan daha önemli ve öbür tepelerden daha yüksek olacak” (4:1). RAB İsrail’i kurtulmuş İsrailliler aracılığıyla yönetecektir (4:2-8). Mika, Tanrı’nın gelecekte günahları bağışlamak için olan planından ötürü sevinçle dolar. “Geçmişte atalarımıza ant içtiğingibi, Yakup’un ve İbrahim’in torunları olan bizlere de verdiğin sözü tutacak ve merhamet edeceksin” (7:20) sözünün anlamını biliyordu.

Ama en ünlü bölümü 5:2-5’tir. Mesih’in Filistin’de doğacağı peygamberliğinin yanı sıra, ezelden beri “çıkışı” da şu güzel sözlerle bildirilmiştir:

Ama sen, ey Beytlehem Efrata, Yahuda boyları arasındaönemsiz olduğun halde, İsrail’i benim adıma yönetecek olan senden çıkacak. Onun kökü (çıkışı) öncesizliğe, zamanın başlangıcına dayanır... O gelince, halkını RAB’den aldığı güçle Tanrısı RAB’bin görkemli adına yönetecek. Halk güvenlik içinde yaşayacak. Çünkü bütün dünya onun büyüklüğünü kabul edecek. Halkına esenlik getirecek (O adam selametimiz olacak).”

Tanrı’nın amacı değişmemişti. Burada O’nun amacının Davut’un mütevazı köyü olan Beytlehem’de doğacak biri tarafından gerçekleştirileceğini öğreniyoruz. Buna karşın O’nun “başlangıcı Tanrı’nın ilk kurtuluş planında köklü bir şekilde belirtilmiştir.”92 Yalnızca O, Tanrı’nın uzun süreden beri beklenen Krallığını kuracaktır. Tanrı’nın yöneticisi olarak, bütün insanlık için doğruluk ve barış getirecektir. Dünyanın büyük sorunları için hiçbir politik, sosyal, hatta dinsel sistem çözüm değildir. Tanrı’nın çözümü bir Kişidir: O da İsa Mesih’tir.


YEŞAYA - VAAT EDİLEN “HİZMETKÂR”

Yeşaya, Eski Antlaşma peygamberleri arasında çok önemli bir yer almaktadır. Kendisine, “müjdesel peygamber” ve “Vaat teologu” gibi isimler de verilir. Esini, birçok konuyu içerir ve sık sık da olağanüstü açıklamalarda bulunur.

Yeşaya bizleri, “İsrail’in Kutsalı” olan Tanrı’yı düşünmeye ve İbrahim’e ve Davut’a yapılan eski vaade inanıp onda coşmaya çağırır. Tanrı’nın gözler önüne serilmekte olan planı yeniden açılmış ve açıklanmış, Tanrı’nın Mesih’inin “RAB’bin Hizmetkârı” olduğu gerçeği harikulade bir şekilde ortaya konulmuştur. Yeşaya kitabında Tanrı’nın kurtuluşunun özüne geliyoruz. Hatta, İbranice’de “Yeşaya” ismi, “RAB kurtuluştur” ya da “RAB’bin Kurtarışı” anlamına gelir.

Yazı iki ana bölüme ayrılabilir. 1–35’inci bölümler genelde Tanrı’nın yargısını ve 40–66’ıncı bölümler ise tesellisini ele alır. Bu iki bölüm arasında onları birbirine bağlayan tarihsel bir bölüm daha vardır (36–39 bölümler).

Aşağıdaki şekil, 39 Eski Antlaşma kısmı ve 27 İncil kısmı olmak üzere 66 Kutsal Kitap kısmına hayret verici bir şekilde benzer olan bu yapıyı gözümüzün önüne getirmeye yardımcı olacaktır.

Yeşaya kitabının iki kısmını sırasıyla ele alacağız ve ikinci kısmın girişindeki büyüleyici yapı hakkında birkaç yorum daha ekleyeceğiz.

1. Kısım (1–35’inci bölümler)

İsrail’in Kutsalı” (1–6)

Yeşaya’nın mesajının özü onun 6’ncı bölümdeki “çağrısı”nda bulunur. Onun Rab’le tapınakta o huşu veren karşılaşmasında iki gerçek göze çarpar: Tanrı’nın kutsallığı ve yüceliği! Tanrı’nın tahtının etrafındaki melekler sürekli, “Orduların RAB’bi kutsal, kutsal, kutsaldır, bütün dünya O’nun yüceliğiyle doludur!” demektedir (6:3). Tanrı’nın önünde peygamber Yeşaya birdenbire gerçekte ne kadar günahkâr ve kötü bir insan olduğunun bilincine varır (6:5). Sadece Tanrı, kurban sayesinde, Yeşaya’yı Kendi mesajcısı olmaya uygun bir duruma getirebilir. Nitekim Seraflar'dan biri yakılmalık kurbanlar sunağından maşayla bir kor alıp peygambere doğru uçar, onunla ağzına dokunarak, “İşte bu kor dudaklarına değdi, suçun silindi, günahın bağışlandı” der (6:7).

Tanrı’nın kutsallığı, İsrail’in kutsal olmayan durumuyla büyük bir tezat oluşturuyordu (1–5 bölümler; 6:5). Tanrı’nın kutsallığı, kötülüğün yargılanmasını gerektirir (6:11-12), ama yüceliği Kendi vaadinin yerine getirilmesini talep eder. İsrail ağacı kesildikten sonra geriye bir “kütük”, bir kalıntı” grubu kalacaktı (1:9). Rab Yeşaya’ya, “onun kütüğünün kutsal soy olduğunu söylemiştir (6:13). Halkının yaptığı kötülüklerin cezalandırılması gerektiği gibi, Tanrı’nın Havva’nın, İbrahim’in ve Davut’un soyları hakkındaki vaadinin de kesinlikle yerine getirilmesi gerekiyordu.

Rab’bin filizinin güzel ve yüce” olacağı zaman hakkında birçok şey gösterilmiştir (4:2). FİLİZ (veya DAL), “kutsal soy kütüğünden” yeşerecek olan Tanrı’nın meshedilmiş kurtarıcısı için başka bir isim haline geldi. Tanrı’nın kutsamalarının diri kaynağı olacaktı. Bunlar, verimli bir ülke, kalıcı bir kutsallık, günahlarının pisliğinden temizlenme ve Rab’bin parlayan varlığının onların arasında olmasını içeriyordu (4:2-6). Bu “Filiz” unvanını 11:1’de, Yeremya 23:5-6; 33:15-16 ve Zekeriya 3:8; 6:12’de yeniden göreceğiz (bkz. sf. 296).

İmanuel (7–12)

Bu bölümlerde üç oğul doğar. Bu oğulların her biri İsrail için bir belirti olacaktır. Her biri tanıtılır ve daha sonra aşağıda göreceğimiz gibi daha ince ayrıntılarla ele alınır:

1. ŞearYaşub: “Kalanlar dönecekler”

(7:3 10:20-22; 11:11, 16) Yargıyı izleyen kurtarış ve kutsama vaatlerini sunmuştur.

2. İmanuel: “Tanrı bizimledir”

(7:14 8:8, 10; 9:6-7) Bu peygamberlik belli ki Kral Ahaz’ın zamanındaki bir doğum aracılığıyla kısmen yerine gelmişti (7:15-16). Ahaz’ın kibrine karşın, Tanrı’nın kişisel varlığının, Kendi planını Davut’un soyu aracılığıyla gerçekleştirdiğinin bir işareti olması tasarlanmıştı.

Ama bir bakireye bir çocuğun doğması vaadi nihai olarak İsa Mesih’in doğumuyla gerçekleşti (Mat.1:23). Melek Cebrail, bu görkemli olayı seçilmiş kadına şu derin sözlerle bildirdi: “Kutsal Ruh senin üzerine gelecek, en yüce Olan’ın gücü senin üzerine gölge salacak. Bunun için doğacak olana kutsal, Tanrı Oğlu denecek” (Luk.1:35).

3. Maherşalalhaşbaz: “Çapul koşuyor, yağma tez yürüyor”

(8:1, 3, 4 10:2, 6) Doğacak olan çocuğun ismi, Tanrı’nın halkının üzerine gelmekte olan yıkım hakkında net bir uyarıydı. 7:15-16’da kendisinden söz edilen çocuk bu olabilir.93

9:6-7’de İmanuel’in doğumu ve görkemi yeniden bildirilmiştir. O’na yüceliği, öz nitelikleri, karakteri ve varlığına ait olan her şeyi temsil eden, “Harika Öğütçü, Yüce Tanrı, Sonsuzluk Babası, Barış Reisi” adı verilecektir.94 Davut’un tahtı üzerinde adalet ve doğrulukla saltanat sürecektir. Rab’bin Ruhu O’nun Krallığının kutsaması olarak, “Yesse’nin Kökü FİLİZ’in üzerinde olacak” ve “sular denizi nasıl kaplıyorsa, yeryüzü de Rab bilgisiyle dolacaktır” (11–12’nci bölümler).


Tarihin Rab’bi (13–27)

“Yahve’nin amacı ve planı bütün uluslarıyla birlikte dünyanın tümünü kapsıyordu. Uluslar bu plana uygun bir biçimde yükselirler ve düşerler (Yşa.14:24-27).”95 Babil’le başlayıp Sur’la son bulan on küsur ulus üzerine gelecek olan yargıya 13-23’üncü bölümlerde peygamberlik edilmiştir. Bu gururlu kralların her ikisi de bu dünyanın görünmez yöneticisi olan Şeytan’ı temsil ediyordu (Yşa. 14:12-15; Hez.28:12-19). Tanrı bu ulusları, Kendi halkını cezalandırmak için “öfkesinin sopası” olarak kullansa da, onların da kibirleri ve zalimlikleri cezalandırılacaktı (10:5-19). Rab, Kendi görkemli gününü gerçekleştirmeden önce (25-27) dünyanın bütün uluslarını suçlarından dolayı yargılayıp “sarsacaktır” (24).

Dünyada yaşayanlar onu kirletti. Çünkü Tanrı’nın yasalarını çiğnediler, kurallarını ayaklar altına aldılar, ebedi antlaşmayı bozdular. Bu yüzden lanet dünyayı yiyip bitirdi, orada yaşayanlar suçlarının cezasını çekiyorlar. Yaşayanlar bu nedenle yanıyor, pek azı kurtulacak (24:5-6).

Gelmekte olan bu yargı zamanının çeşitli yönlerinin hayret verici kesinlikteki ana hatları Yeşaya 24:21-23’de verilmiştir; bu da Esinleme 19:20-20:15’de yer alan aynı olayların daha ayrıntılı peygamberliğine kusursuz bir biçimde uymaktadır.

Bu yargılardan sonra Rab, “bütün dünya”nın kutsanacağı görkemli gününü getirecektir (25–27 bölümler). Yeşaya 25:6-9’da Kutsal Kitap’ta verilen en güzel ve kapsamlı vaatlerden birini görürüz. Gözyaşları, “bütün yüzlerden,” “bütün uluslar”dan “bütün halklar”dan “sonsuza dek” silinecektir. Günah, üzüntü ve hatta ölüm üzerindeki nihai zaferi büyük bir sevinçle bildirilmiştir:

Her Şeye Egemen RAB bu dağda bütün uluslara yağlı yemeklerin ve seçkin şarapların sunulduğu zengin bir şölen verecek. Bütün halkları örten ıstırap örtüsünü, bütün ulusların üzerine örülmüş olan örtüyü bu dağda kaldıracak. Ölümü sonsuza dek yutacak. Rab Yahve bütün yüzlerden gözyaşlarını silecek. Halkının utancını bütün yeryüzünden kaldıracak. Çünkü RAB böyle diyor. O gün diyecekler ki, “İşte Tanrımız budur; bizi kurtarmasını bekledik, RAB O’dur, O’nu bekledik, O’nun kurtarışıyla sevinip coşalım.”

Değerli Köşe Taşı” (28–35)

28–32’nci bölümlerde Samiriye ve Kudüs üzerine Hakim’in tokmağının altı kez vuruluşu gibi altı Vay! (ya da “yazık”) gelir (28:1; 29:1, 15; 30:1; 31:1; 33:1). Tanrı onlara, günah ve kötülüklerinden dolayı suçlu olduklarını bildirmiştir. İsrail, peygamberlerin sözlerine kulak asmayarak ve yalanlara umut bağlayarak evinin güvende olduğunu sanıyordu. Gerçekte ise evi kum üzerine inşa edilmişti ve yıkılmaya hazırdı (28:17-18). “Bu arada, her şeyi Kendi egemenliğinde bulunduran Rab, Sion’da bir temel taşı hazırlıyordu... Yalanların oluşturduğu sarsıntılı sığınağa karşılık bu taş sağlam ve kımıldatılamaz bir taştı.”96 Rab, “İşte, Sion’da temel olarak bir taş, denenmiş bir taş, temeli sağlam değerli köşe taşını koyuyorum. O’na güvenen asla utandırılmayacak” (28:16) dedi.

Yaratılış 49:24 ve Tesniye 32:4, “İsrail’in Taşı” ve “Kaya”yı, Tanrı’nın Kendisiyle özdeşleştirir. İsraillilerin temeli Tanrı’ydı. Ama burada Rab, bu değerli köşe taşını Sion’a (Kudüs’e) “yerleştirmekten” söz etmiştir. İsrail, bu tanrısal işe güvenmeye çağrılmıştır. Yeşaya 8:14, Orduların Rab’binin, bir sürçmetaşı ve tökezlemekayası olacağı gelecekteki bir zamandan söz etmişti. Mezmur 118:22-23 ise buna daha çok ışık tutuyordu: “Yapıcıların reddettikleri taş köşenin başı oldu. Bu Rab’bin işidir.”

Bu bölümlerin hepsi, Rab’bin Mesih’inin gelecekte, İsrail tarafından reddedilmesi ve öldürülmesinden söz ederler.Kendi halkı tarafından çarmıha gerilecekti. Buna karşın bu olayla Tanrı sonsuz evinin köşe taşını yerleştirecekti. Bu, çok çok değerli bir taş olacaktı. Ama beklenmeyen ve birçoklarının kabul etmesi zor olan bir biçimde gelerek bir “tökez taşı” olacaktı. İsa’nın çarmıha gerilmesinin etkisi de bunun aynısıdır: “Çarmıhla ilgili bildiri mahvolanlar için saçmalık, ama kurtulmakta olan bizler için Tanrı’nın gücüdür” (1Ko.1:18). Herkes İsa’nın ölümü ve dirilişinin, köşe taşı olması gerçeği karşısında karar vermelidir. Vaat açıktır: O’na güvenen asla hayal kırıklığına uğramayacaktır. Bütün ulusların üzerine gelecek olan yargının ötesinde, gerçekten görkemli bir gelecek yatmaktadır (34-35).

Tanrı’nın bütün uluslardan “öç” alacağı gün yine 34’üncü bölümde ve daha ötesi Tanrı’nın halkı için görkemli bir gelecek de 35’inci bölümde bildirilmiştir. İsrail kendilerini kurtarmak için şahsen gelecek olan, “Rab’bin yüceliği, Tanrımız’ın görkemini görecekti. Tanrı’nın aralarındaki varlığı kesinlikle bilinecekti:

O zaman körlerin gözleri,

Sağırların kulakları açılacak;

Topallar geyik gibi sıçrayacak,

Sevinçle haykıracak dilsizlerin dili.

Çünkü çölde sular fışkıracak,

Irmaklar akacak bozkırda (35:5-6).

Buna karşın ne yazık ki, geldiği zaman O’nu tanımadılar.

Kısa Tarihsel Kısım (36–39)

Bu tarihsel bölüm 2. Krallar 18:13 – 20:21’e paraleldir. M.Ö. 701’de Asur İmparatorluğunun kralı Sanherib, Yahuda’daki “geriye kalmış küçük grup” üzerine büyük bir orduyla geldi. Ama Kral Hizkiya’nın alçakgönüllü iman duasına yanıt olarak, Tanrı onları güçlü bir şekilde kurtardı. Bu bölümün özü 37:30-35’tedir:

Yahuda evinden kurtulup artakalan aşağıya doğru kök salacak; ve yukarıya doğru meyva verecektir... Geri kalanlar Kudüs’ten çıkacak... Bunu ordular Rab’binin gayreti yapacaktır...Bu şehri Kendim için ve kulum Davut’un hatırıiçin koruyacağım.”

Davut’un soyundan gelen bir kral olan Hizkiya’nın önderliğindeyken gelen bu kurtuluş da yine, Rab’bin Kendi vaatlerini gerçekleştirme azmini doğrulamıştır.

Buradaki son bölüm olan 39’uncu bölüm Asur değil, Babil üzerinde odaklanır. Hizkiya, Babil kralının temsilcilerini kabul eder ve akılsızca onlara Kudüs’ün bütün hazinelerini gösterir. Yeşaya, kralı gururundan ötürü azarlar: “İşte, günler geliyor ki, senin evinde olan her şey, ve atalarınınbugüne kadar biriktirmiş oldukları şeyler Babil’e götürülecek; hiçbir şey bırakılmayacaktır” (39:5-6). Böylece, Tanrı’nın Ruhu’nun gelecekte gerçekleşecek olan Babil’deki sürgüne giden Yahudilere hitap ettiği, Yeşaya kitabının ikinci ana bölümüne hazırlanırız.

2. Kısım (40–66’ncı bölümler)

Bu yirmi yedi bölüm, Tanrı Sözünün en olağanüstü bölümlerinden birini oluşturur. Aynı zamanda çağlar boyunca Tanrı’nın halkı tarafından en çok sevilen bölümlerdendir. Teselli ve umut dolu olan bu bölümler, Kutsal Kitap ayetlerinin hiçbir bölümünün yapmadığı bir biçimde Mesih’in gelişini açıklar. 226’ıncı sayfada gösterildiği gibi, bu bölümlerin yapısı bile epey dikkat çekicidir.

Yeşaya’ya “Eski Antlaşma içindeki Yeni Antlaşma” denilse yeridir. Yirmi yedi bölümü, Yeni Antlaşma’daki yirmi yedi kitabın kapsadığı konuları kapsar. 40. bölüm, İncil’in ilk dört bölümünde (Müjdeler) olduğu gibi Vaftizci Yahya’nın çölde bağıran sesini bildirerek başlar; 65-66’ncı bölümler, Esinleme 21-22’deki yeni gök ve yeni yeryüzü resminin aynısıyla doruğa ulaşır. Bu ikisinin arasında orta nokta olan Yeşaya 52:13 - 53:12 vardır. Bu ayetler bütün Kutsal Kitap ayetleriarasında Mesih’in ölümü sayesinde sağlanan kefaretin anlamına ilişkin en önemli teolojik bildiridir.97

Bu yirmi yedi bölüm, dokuzar bölümden oluşan üç kısım olarak planlanmıştır (40-48, 49-57, 58-66). Bu üç kısımdan her biri, Tanrı’nın kurtarışını reddeden “kötülere” ciddi bir uyarıyla sona erer (48:22; 57:20-21; 66:24-25). Mesajların zeminini Babil’deki sürgünlük oluşturur. Buna karşın sözler teselli ve umut doludur. Mesih vaadi çok belirgindir. Kendisine “Rab’bin Kulu” (Hizmetkârı) adı verilir. Genellikle “Hizmetkâr’ın Ezgileri” adı verilen beş şiirsel bölümde, Tanrı’nın derin amaçlarını gerçekleştirecek Kişiyle tanışıyoruz. “Rab’bin arzusu O’nun eliyle ileri gidecek” (53:10).

RAB’bin Hizmetkârı” teriminin bazen İsrail ulusunu, bazen de tek bir kişiyi, yani Mesih’i kastettiğini anlamak önemlidir.98 Tanrı’nın uluslar için olan amacı İsrail aracılığıyla gerçekleşecekti (49:22-23). Buna karşın “Soy” sözcüğüyle olduğu gibi, Tanrı’nın seçilmiş halkına verilen vaat, Tanrı’nın seçtiği kişiyi merkez almıştı. Kişi, grubu temsil eder. O’nun yaptığı şey onların geleceğini etkiler ve onları bağlar. “Birinin” “birçoklarını” temsil etmesi ilkesi, Tanrı’nın insanlığı ele alış biçiminin özüdür. Adem’in başlangıçtaki günahının bütün insanlığı günaha batırması gibi, Hizmetkârın kurtarıcı işi de Kendisine güvenenlerin hepsini kurtaracaktı.


BİR KİŞİNİN YAPTIKLARI

BUNUN BİRÇOKLARI İÇİN DOĞURDUĞU SONUÇ

Adem’in itaatsizliği

Fiziksel neslinin (“soy”unun) lanetlenmesi

Hizmetkâr’ın itaati

Ruhsal neslinin (“soy”unun) kurtarılması

Aşağıdaki “hizmetkâr ezgileri”nde de görülebileceği gibi gelecek olan Mesih çok güzel bir şekilde açıklanmıştır:

(42:1-7) Tanrı şöyle der: “İşte, Kendisine destek olduğum kulum; canımın Kendisinden razı olduğu seçilmişim. Ruhumu O’nun üzerine koydum.” Mesih yumuşak huylu ve alçakgönüllü olduğu halde uluslara adalet getirecekti.

(49:1-8) Tanrı, Hizmetkâr’ının sadece İsrail’i kurtarmakla kalmayıp, “kurtarışım yeryüzünün her yerine erişsin diye ulusların ışığı olacağını” vaat etmişti (49:6). İsrail tarafından hor görüldüğü halde, daha sonraki zaferi, dünya yöneticilerini Mesih’in önünde secde kıldıracaktı.

(50:4-10) Burada Hizmetkâr, Rab’be her gün itaat edişinden ve böylece haklı çıkarılmadan önce derin bir şekilde alçaltılmasından söz etmektedir: “Vuranlara sırtımı, saç yolanlara yanaklarımı verdim; yüzümü utançtan ve tükürükten gizlemedim” (50:6).

(52:13 - 53:12) Bu bölüm özellikle çok çarpıcıdır. Tanrı, Hizmetkârı’ndan söz etmekte, İsrail de O’nu reddettiği için yas tutmaktadır. Buna karşın O, kefaret edici kurban olarak onların günahlarına karşılık ölmüştü. Burada Tanrı’nın Kuzusu olarak ölümünün anlamını anlıyoruz: O, bizleri günahlarımızdan kurtarmak için öldü.

(61:1-3) Kendisinden adıyla söz edilmese de burada Hizmetkârın konuşmakta olduğu bellidir. O bize, yaşamının amacını söyler: “Rab’bin Ruhu benim üzerimdedir. Çünkü O beni, Müjde’yi yoksullara iletmek için meshetti. Tutsaklara serbest bırakılacaklarını, körlere gözlerinin açılacağını duyurmak için, ezilenleri özgürlüğe kavuşturmak için beni gönderdi” (61:1; bkz. Luk.4:18-19).

Yukarıda sıralanan ezgiler doğrudan Mesih’i gösterirken Yeşaya’nın son yarısının tümü, sıkıntılarında teselli etmek için halka kurtarıcıları Rabbi gösterir. Ana kısımları sırasıyla ele alalım.


Rab’bin Her Şeyden ve Herkesten Üstün Oluşu (40–48)

TESELLİ EDİN, HALKIMI TESELLİ EDİN!” diyor Rab (40:1). “Ne diye bağırayım?” diye sorana Tanrı, İşte, Allahınız!” (40:9) diye bağırmasını söyler. Bu güzel, teselli dolu Müjde’nin özü hemen ardından açıklanır: “İşte, Rab Yahve yiğit gibi gelecek… Sürüsünü çoban gibi güdecek, kolu ile kuzuları toplayacak, ve bağrında taşıyacak” (40:10). Böylece yolu Yahya peygamber tarafından hazırlanacak (40:3; Matta 3:3) ve dünyaya “İyi Çoban” olarak gelecek olan Mesih’in, aslında Rab Tanrı’nın ta kendisi olduğu gerçeği, yüzlerce yıl öncesinden açıkça bildirilir.

İsrail’in Babil’de esirken, durup Rab’bi düşünmesi gerekiyordu! Rab Babil’in sahte tanrılarından ve hatta her şeyden üstündür. Putperestlik tümden akılsızlıktır (44:9-20; 46:5-7). Tanrı halkına, “Beni kime benzeteceksiniz?” diye sorar (40:18, 25). Tanrı şöyle bildirir, “İlk benim ve son benim, ben RAB’im, benden başka Allah yoktur!” İsrail’in bu gerçek konusunda O’nun tanıkları olması gerekiyordu (43:10), ama İsrail bunu yapmadı. Yine de, Tanrı onları Babil’in putperestliğinden kurtarmak için Pers kralı Koreş’i kullanmayı planlamıştı.

Kutsal Kitap’taki Tanrı, tek gerçek Tanrı’dır, “Doğru bir Tanrı ve Kurtarıcı”dır. Bütünüyle adil, haklı ve sadıktır, özellikle de kurtarma konusunda. Rab, eşsiz, benzersiz ve Kendi Kendine yeten, “İsrail’in Kutsalıdır (41:16, 20). İsmi Yahve’dir, en üstün Yaratıcıdır, bütün tarihin Rab’bi ve önceden bildiricisidir. Yalnız O geleceği hatasız bir şekilde bildirebilir (41:21-26). O’nun kurtarış tasarısı tektir ve insanların O’nun Hizmetkârı karşısında doğru bir tutum takınması gerekir. Bu nedenle Tanrı kavramı bizlere başka şekillerde sunulsa da, O’nu yalnızca Kutsal Kitap aracılığıyla doğru bir biçimde tanıyabiliriz.


Rab’bin Kurtarışı (49–57)

Bu ikinci kısmı iki sözcük özetler: hizmetkâr ve kurtarış. Hizmetkâr sonunda, “yüksek, yükselmiş ve çok yüce” olacaktır (52:13). Ama aynı zamanda çok büyük acılar da çekecektir. İşinin, elem çekmek ve yücelik kazanmak olan iki yönü, birbirinden öylesine ayrı bir biçimde bildirilmişlerdir ki, bazıları biri elem çeken, diğeri de zafer kazanan iki Mesih olacağını bile düşünmüşlerdir.99 Tabii ki, sadece bir tek Mesih vardır. Gönüllü olarak elem çekmesinin altında Tanrı’nın kurtarışının özü yatar.

Yeşaya, bütün insanların günahlı olduğunu açıkça bildirir: “Hepimiz koyunlar gibi yolu şaşırdık, her birimiz kendi yoluna döndü” (53:6). Sonra, “bütün iyi işlerimiz kirli bir giysi gibidir” diye ekler (64:6). İnsan’ın dinsel işleri onu Tanrı önünde temiz kılmaz. Ama Hizmetkârın onların yerine ölmesi içsel bir temizlik sağlayacaktı. Bu kurtarışın gerçekleri 53’üncü bölümde hayret verici ayrıntılarla önceden bildirilmiştir:

Reddedilmesi ve elemleri: “Hor görüldü ve insanlar tarafından terk edildi; acıları tanımış, elemler adamı…” (3)

Bizim yerimize ölmesi: “Günahlarımızdan ötürü O yaralandı, fesatlarımızdan ötürü O zedelendi (ezildi); huzurumuz için olan ceza O’nun üzerine indi ve O’nun bereleriyle biz şifa bulduk” (5)

Sessiz ve gönüllü olarak elem çekmesi: Boğazlanmaya götürülen kuzu gibi ve kırkıcılar önünde dilsiz duran koyun gibi” (7)

Halkının yerine ölmesi: “Diriler diyarından kesilip alınması kavmımın günahlarından ötürü idi” (8)

Zengin bir adamın mezarına gömülmesi: “Kabrini kötülerin yanında yaptılar ve ölümünde zengin adamla beraberdi” (9)

Günahsız masumluğu: “Hiçbir haksızlık yapmadı ve ağzında hiçbir hile yoktu” (9)

Dirilişi ve ödülü: “Soyunu görecek... tatmin olacak… doğru Hizmetkârım bilgisiyle birçoklarını aklayacak” (10-11)

Bunların hepsi Tanrı’nın planında önceden belirlenmişti. Onun acılar içinde ölmesi bir rastlantı ya da bir yanlış değildi. Bu olay, “Rab’bin eli” (53:1) tarafından gerçekleştirilmişti. Bizim günahlarımızı O’nun üzerine koyan Tanrı’ydı (53:6). Hatta şu hayret verici sözleri okuyoruz: “O’nu ezmek Rab’be hoş göründü (53:10).

Bu sevinç dolu kurtuluş sadece İsrail için değil (54.bölüm), kendi yollarından vazgeçip alçakgönüllülükle Rab’be dönen herkese özgürce sunulacaktı (55.bölüm). Davet, Tanrı’nın sonsuz antlaşmasını temel alıyordu:

Kulak verin, bana gelin.

Dinleyin ki yaşayasınız.

Ben de sizinle sonsuz bir antlaşma,

Davut’a söz verdiğim kalıcı iyilikleri içeren bir antlaşma

yapayım (Yşa.55:3).

Tanrı’nın planları bizim anlayabileceğimizden çok daha büyüktür!


Rab’bin Gücünün Her Şeye Yeten Oluşu (58–66)

Bu son kısım Tanrı’nın her şeye egemen olduğunu vurgular. O aracı olacak ya da yardım edecek birini aradı, ama hiç kimseyi bulamadı. Bunun üzerine, “Kendi eli kurtarış getirdi!” (59:16; 63:5). Halkının üzerine düşeni yapmamasına ve ihmalciliğine karşın O, tek başına amaçlarını gerçekleştirecektir. Kutsama yolu olarak Tanrı’nın Kendi Ruhunun vaadi daha önce de belirtilmişti (44:3). Şimdi, Tanrı’dan gelen Kurtarıcı’yı dolduran ve yapacağı iş için mesheden olarak görülmektedir (59:19-21; 61). Tanrı’yı, Hizmetkârını ve Tanrı’nın Ruhu’nu üçlü birlik içinde gösteren bu ve diğer ayetlere dikkat etmeliyiz (42:1; 48:16). Bu, Kutsal Kitap’ın ileriki kısımlarında daha ayrıntılı olarak açıklanan Üçlü Birliğin yolunu hazırlamaktadır.

Tanrı, “eski şeyleri” sona erdireceğini ve “yeni bir şey” getireceğini söylemiştir (42:9; 43:18-19; 46:9-13; 48:3). Kurtarıcı aracılığıyla, “yeni” bir içten tövbe (58-59), “yeni” bir Kudüs (60, 62) ve en iyisi “yeni gökler ve yeni bir yeryüzü” (65:17-25; 66:10-24) gelecekti. Tanrı’nın vaadi, “alçakgönüllü ve ruhu kırık olan ve Tanrı Sözü’nden titreyen” (66:2) herkes için sevinç ve güvence doludur.

SONUÇ: BİRBİRİMİZE HİZMET EDELİM!

Rab’bin büyük hizmetkârı”nın izleyicileri olarak bizler, birbirimize hizmet ederek O’na alçakgönüllü bir şekilde hizmet etmeye çağrıldık.

Mesih İsa’da olan düşünce sizde de olsun. Mesih, Tanrıözüne sahip olduğu halde, Tanrı’ya eşitliği sımsıkı sarılacak bir hak saymadı. Ama yüceliğinden soyunarak kul özünü aldı ve insan benzeyişinde doğdu (Flp.2:5-7).

Durup bu gerçeğin harikalığını bir düşünün! Görkemli Rabbimiz Kendisini hoşnut etmedi, bunun yerine onları kusursuzlaştırmak ve yüceliğe getirmek için Kendini bunu hak etmeyen insanlara hizmet etmeye adadı. “Çünkü İnsanoğlu bile hizmet edilmeye değil, hizmet etmeye ve canını birçokları uğruna fidye olarak vermeye geldi” (Mar.10:45). Şimdi bile, bütün yönetim, yetkiler ve hükümranlıkların çok üstüne yükseltilen İsa, halkına hizmet etmeyi hiçbir zaman bırakmamıştır, “onlara aracılık etmek için hep yaşamaktadır” (İbr.7:25). Evin en üstün Efendisi olarak geri döndüğünde, Kendisine hizmet etmekte gayretli gördüklerine hizmet edecektir:

Efendileri geldiğinde uyanık bulunan kölelere ne mutlu! Size doğrusunu söyleyeyim, efendileri beline kuşağını bağlayacak, kölelerini sofraya oturtacak ve gelip onlara hizmet edecek (Luk.12:37).

Tanrı, Hizmetkârı’nın izinden yürüyenler için büyük ve değerli vaatlerde bulunmuştur.

Bana hizmet etmek isteyen, ardımdan gelsin. Ben neredeysem bana hizmet eden de orada olacak. Baba, bana hizmet edeni onurlandıracaktır (Yu.12:26).

Tabii ki, hizmetkârlığın güzelliğinden söz etmek, bir hizmetkâr olmaktan daha kolaydır. Elçi Pavlus, Tanrı’nın bir hizmetkârının çarpıcı bir portresini çizmiş, kendisi bunu kendi hayatında yaşayarak göstermişti. Bizler de hemen hizmetkârlar olmak istediğimizi söylemeden önce onun bu örneğini dikkatle incelemeliyiz!

Ama Tanrı’nın hizmetkârları olarak olağanüstü dayanmada, sıkıntı, güçlük ve elemlerde, dayak, hapis, karışıklık, emek, uykusuzluk ve açlıkta; pak yaşayışta, bilgi, sabır, iyilik, Kutsal Ruh ve içten sevgide; gerçeğin ilanında ve Tanrı’nın gücünde; sağ ve sol ellerimizde doğruluğun silahlarıyla, yücelik ve onursuzlukta, kötü ün ve iyi ünde, kendimizi her durumda örnek gösteriyoruz. Aldatanlar sayılıyorsak da dürüst kişileriz. Tanınmayan kişiler gibiyiz, ama iyi tanınıyoruz. Ölümün ağzındayız, ama yine de yaşıyoruz. Dövülüyorsak bile öldürülmüş değiliz. Kederliyiz, ama her zaman seviniyoruz. Yoksuluz, ama birçoklarını zengin ediyoruz. Hiçbir şeyimiz olmasa da her şeye sahibiz (2Ko.6:4-10).