5. Aşama: RAB büyük gücüyle halkını düşmandan kurtarır (13:17 - 15:21)

Buna karşın kurtarış henüz tamamlanmamıştı. Tanrı’nın İsrail’i kurtarışı iki aşamada olmuştu. İlk olarak onları, Kendi yargısından Fısıh Kuzusunun kanı aracılığıyla kurtarmıştı. Şimdi de onları, düşmanın saldırısından Kızıl Deniz’i açarak gücüyle kurtarmaktadır.

İsraillilerin Mısır’dan çıkmalarının üzerinden fazla bir süre geçmeden Firavun güçlü ordusu, atlıları ve savaş arabalarıyla onların peşinden gelmeye başlar. Ama her şey RAB’bin planına dahildir. Bu bölümde RAB Musa’ya üç kez seslenir:

1) “İsrailliler’e söyle dönsünler...” (14:2)

Bu sözlerle Tanrı, Kendi adil gazabı ve huşu veren gücünü göstermek için mağrur Firavun’la son bir çatışma olmasını istemekte ve durumu hazırlamaktadır. Tekrar tekrar, “Firavun ve ordusu aracılığıyla yücelik kazanacağım (Kendimi yücelteceğim)” der (14:4, 17-18). Tanrı, tam bir otorite ve adaletle yargıladığında gerçekten yüceltilir. Bu etkinlikle halkını, Firavun’un ordusuyla Kızıl Deniz arasında sıkıştırarak aniden ümitsiz görünen bir duruma sokar ki, sadece O’na güvenmeyi öğrensinler. Musa onlara, “Korkmayın. Sakin olun. Bakın, RAB bugün sizi nasıl kurtaracak” der (14:13-14).41

2) “İsrailliler’e söyle, ilerlesinler!” (14:15)

RAB, “RAB’bin meleği” olarak işe başlar (14:19-20). Onları Mısır’dan çıkartan “bulut direği” (13:21-22) şimdi onlarla Firavunun ordusunun arasına girer, kendileri için bir ışık kaynağı, ama Mısırlılar için karanlık olur (14:20). RAB, denizin ortasında bir yol açar. İsrailliler imanla sudan yapılmış büyük duvarların arasından geçip özgürlüklerine kavuşurlar.

3) “Elini denizin üzerine uzat, sular Mısırlılar’ın… üzerine dönsün!” (14:26).

Firavun’un ordusu ölümcül bir hata yapar ve İsraillileri izlemeye kalkar. Tanrı’nın gazabı üzerlerine düşer ve sonunda Firavunun Yaratıcısına karşı olan asiliğini ezer. Ölü bedenleri, Tanrı’nın kötüleri yargılayacağının korkunç bir tanıklığı olarak Kızıl Denizin kenarlarında karaya vurmuştur. Böylece İsrail, “RAB’den korkmayı” öğrenmeye başlar (14:31).

15’inci bölümde, RAB’bin büyük zaferi harikulade bir ilahi ile kutlanır. Eğer O’na aitseniz görkemli bir şekilde sizden yana, ama eğer O’na karşıysanız korkunç bir şekilde size karşı savaşan bir “Savaşçı”dır. Bu ilahinin tam ortasında vaat edilen diyarın alınmasıyla ilgili önemli bir ayet vardır: “Onları içeri alacak, kendi dağına, bulunacağın yere ya Rab, ellerinle kurduğun tapınağa dikeceksin” (15:17). Hiçbir düşman O’nu durduramaz. Bütün sevdikleri Kendisiyle birlikte oluncaya dek O, rahat etmez.


6. Aşama: RAB nankör halkının ihtiyaçlarını sabırla karşılar (15:22 - 18:27)

Kurtarma işinin son aşamasında İsrailoğulları Kenan (Filistin) yolculuklarına başlarlar. RAB aynı zamanda, kurtardığı şikayetçi ve asi halkı eğitmenin uzun sürecine başlar. Eğer sadece O’nu dinlerlerse, onları diğer ulusların hastalıklarından koruyacağını ve onların “İyileştiricisi” olacağını vaat eder (15:26). Açlıkları için “cennet ekmeği” olan man sağlar (bölüm 16) ve susuzlukları için onlara kayadan su çıkarıp verir (17:1-7). Ameleklerle yaptıkları savaşta zafer kazanmalarını sağlayarak onlara ilk savaşlarını yaptırır ve Kendini, YahveNissi” (“RAB bayrağımdır”) diye bildirir (17:8-16). Son olarak da Rab onlara, Musa’nın kayınpederi Yetro aracılığıyla aralarında hükmetmek için gerekli bilgeliği verir (bölüm 18). Her durumda Rab onlarla beraber olduğunu gösterir ve Kutsal Yasa henüz verilmediğinden onların asiliğini cezalandırmaz.

Böylece bir yandan şikayet eden bir yandan da Rab’bin lütfu aracılığıyla kuvvetlenen İsrail, Sina Dağı’na varırken perde kapanır (19:1-2). Artık Tanrıları RAB tarafından kurtarılmış, özgür fakat Tanrı bilgisinden yoksun bir ulustur.