4. İsa Mesih ile Şeytan

Buraya kadar anlatılanlar ışığında söylenmek istenen odur ki, İsa Mesih, peygamberden çok daha üstün bir kimliğe ve konuma sahiptir. Burada İsa ile diğer peygamberler arasındaki asli ayrıma dikkat edilmeli, şöyle ki, Peygamberlerin Rab’bin yolunu göstermeye geldiklerini ancak sonunda hepsinin, diğer herkes gibi günahlı insanlar olarak, ölüme boyun eğdikleri görülüyor. Bu peygamberlerin yanı sıra, İsa Mesih baştan beri çok ulvi bir yetki ve misyonla geldiğini bütün insanlığa gösterdi. Bunu özellikle tarihin başlangıcından beri insanları saptıran ve onları günahın zincirleriyle bağlayan İblis’e karşı verdiği mücadeleden anlaşılmaktadır.

Bu mücadeleye ilişkin olarak İncil, İsa’nın, Yahya tarafından vaftiz edildikten sonra ve halk arasındaki hizmetine başlamadan önce Şeytan’la çok ilginç ve önemli bir tecrübe yaşadığını bildirir. Burada belirtildiği üzere Tanrı’nın Ruhu, özellikle İblis tarafından denenmek üzere O’nu çöle sürer:


Bundan sonra İsa, İblis tarafından denenmek üzere Ruh aracılığıyla çöle götürüldü. İsa kırk gün kırk gece oruç tuttuktan sonra acıktı. O zaman Ayartıcı yaklaşıp, "Tanrı'nın Oğlu'ysan, söyle şu taşlar ekmek olsun" dedi. İsa ona şu karşılığı verdi: "'İnsan yalnız ekmekle yaşamaz, Tanrı'nın ağzından çıkan her sözle yaşar' diye yazılmıştır."  Sonra İblis O'nu kutsal kente götürdü. Tapınağın tepesine çıkarıp, "Tanrı'nın Oğlu'ysan, kendini aşağı at" dedi, "Çünkü şöyle yazılmıştır: 'Tanrı, senin için meleklerine buyruk verecek.' 'Ayağın bir taşa çarpmasın diye Seni elleri üzerinde taşıyacaklar.'" İsa İblis'e şu karşılığı verdi: "'Tanrın Rab'bi denemeyeceksin' diye de yazılmıştır." İblis bu kez İsa'yı çok yüksek bir dağa çıkardı. O'na bütün görkemiyle dünya ülkelerini göstererek, "Yere kapanıp bana taparsan, bütün bunları sana vereceğim" dedi.  İsa ona şöyle karşılık verdi: "Çekil git,

Şeytan! 'Tanrın Rab'be tapacak, yalnız O'na kulluk edeceksin' diye yazılmıştır." Bunun üzerine İblis İsa'yı bırakıp gitti. Melekler gelip İsa'ya hizmet ettiler (Matta 4:1-11).


İncil’in bu bölümünde oldukça mühim ruhsal bir mücadele sahne alır. Yahya tarafından meshedildikten sonra İsa'nın ilk işi Şeytan'la yüzleşmekti. Peki, ama bu neden gereklidir? Çünkü ilk insanlar Adem ve Havva, nefslerine yenik düşüp günah işleyerek kendilerine emanet edilen dünyanın dizginlerini Şeytan’a kaptırdılar. İsa ise buna yeniden sahip çıkmaya geldi. En başta, Tanrı ilk insanı yarattığı zaman bu harika dünyayı onlara teslim etti, hatta yaratılan her şeyi onların emrine verdi. Ne var ki çok geçmeden Adem ve Havva, İblis’in yalanlarına kanarak günaha battı ve mükemmel olan bu dünyanın hâkimiyeti büyük ölçüde Şeytan’a geçmiş oldu. Ama Rab sevdiği insanlardan vazgeçmedi. Asırlar boyunca, gelecek olan Mesih aracılığıyla yeryüzündeki egemenliği yeniden eline geçirip düzene koyacağına söz verdi. İşte bu yüzden İsa’nın, hizmetine başlar başlamaz, İblis’i karşısına alması ve ona ilk insan gibi yenilmeyeceğini göstermesi gerekiyordu.

İncil’de ‘İkinci’ veya ‘Son Adem’ olarak nitelendirilen İsa, insanlık adına dünyanın egemenliğini İblis’ten geri alacaktır. Aslında İncil'in bütününe bu açıdan bakmakta fayda var ki, tüm olup bitenler ezelden beri süregelen, Şeytan’ın Tanrı’ya karşı açmış olduğu büyük bir kozmik savaşın yansımalarıdır. Asırlardır İblis yeryüzünde cirit attı. Şimdi ise Tanrı Oğlu Mesih insanları onun ellerinden geri almak ve dünyayı orijinaline döndürmek için kurtuluş planını devreye sokuyordu.

En başta Mesih dua edip oruç tutarak hayatını ve hizmetini Tanrı'ya adadı. Bu oruç aralıksız kırk gün sürdü ve en zayıf anında Şeytan karşısına çıktı. Ayartıcı onu üç alanda denemeye kalktı: Yetki, Mevki ve Gurur. İlk önce İsa’nın fiziksel yorgunluğu ve aşırı açlığından yararlanmaya çalışarak şöyle dedi: 'Tanrı'nın Oğlu’ysan söyle şu taşlar ekmek olsun.' Bu ifadesinden anlaşılacağı üzere, İblis de Mesih'in, Tanrı Oğlu olduğunu kabul ediyordu. Burada Mesih'in mucize yapma yetkisini kendi kişisel ihtiyaçları için kullanmaya davet etti. İsa Mesih ise İblis’e Tevrat’tan bir ayetle cevap verdi: ‘İnsan yalnız ekmekle yaşamaz. Tanrı'nın ağzından çıkan her sözle yaşar.’ Bu yanıtla İsa Şeytan’nın önerisi uyarınca kendi nefsine uymayıp, Göklerdeki Babası’nın sağlayışına bel bağladığını belirtti. Adem ve Havva Tanrı’nın sözüne bağlı kalamadılar ve öldüler. İsa Mesih ise tümden Tanrı’nın isteğine boyun eğerek yaşamını sürdürmeye kararlıydı.

Sonra Şeytan O’nu bir güç gösterisi yapmaya davet etti, halkın gözü önünde Tapınak’ın tepesinden atlamasını söyledi, nasıl olsa Tanrı kutsal Mesih’in yere düşmesine izin verecek değildi. İblis’in amacı burada İsa’nın kendini ön plana çıkarmasını sağlayarak egosuna hitap etmekti. Ancak İsa Mesih böyle bir karaktere sahip değildi, dahası Tanrı’nın gücünü kendi lehine kullanıp sabrını zorlayacak biri değildi, o yüzden İblis’in bu teklifini reddetti.

Son olarak İblis, Mesih'in gururunu okşamaya çalıştı. O'na vaat edilen egemenliği kestirme yoldan vermeyi önererek, çarmıha gitmek yerine bir tek Şeytan’a boyun eğmesi gerektiğini söyledi. Bundan İblis’in İsa’nın dünyaya geliş amacını çok iyi anladığı görülür. Şeytan, Mesih’in, egemenliği elinden alacağını biliyordu. Ne var ki İsa bu yeme de kanmadı. Tersine İblis’in teklifini çok sert bir şekilde tersledi ve böylece Şeytan İsa’nın yolundan çekilmek zorunda kaldı.
Böylece Mesih ilk büyük sınavı geçmiş oldu. Adem’in yapamadığını başardı. Adem İblis’le karşılaştığında günaha yenildi ve tüm insanların ölüme sürüklenmesine neden oldu. Mesih ise Şeytan’a hiç kanmayıp, tüm insanlara yaşam yolunu açtı (bkz. Romalılar 5:12-17). Görüldüğü gibi, Mesih hep Tanrı’nın Sözü’ne başvurdu ve onun eşsiz gerçekleriyle İblis’i alt edebildi. En önemlisi İsa Şeytan’dan çok üstün olup, günü geldiğinde dünyanın hâkimiyetini hakkıyla kendisinden geri alacağını gösterdi.

İncil’in devamında İblis ile Mesih arasındaki bu mücadele daha da koyulaşır. İsa, Şeytan’ın insanları bağlamak için kullandığı bütün zincirleri tek tek koparmaya başladı. Halk arasında gezen İsa herkese şu müjdeyi yaydı: ‘Göklerin Egemenliği yaklaştı!’ Bu mesajıyla ne demek istiyordu? Yanıt apaçık ortadaydı. İsa bu sözleriyle, İblis’in karanlık rejimi sona ermek üzeredir, Şeytan yakında yenilecektir ve Tanrı’nın seçtiği Kral Mesih yeryüzünde hükmedecektir, demek istedi. Bunu dilde söylemek kolaydır, ancak İsa, bu sözlerini Kutsal Ruh’un gücüyle türlü mucizeler gerçekleştirerek destekleyip, gerçekten Tanrı’nın yetkisiyle hareket ettiğini tekrar ve tekrar insanlara kanıtladı.

O günden başlayarak türlü illetlere yakalanmış bütün hastalar, acı çekenler, cinliler, saralılar, felçliler O'na getirildiler; İsa hepsini iyileştirdi. İncil’de Mesih’in söz konusu şifacı yetkisine ilişkin nice örnekler sergilenir. Bir kaç tanesine bakalım:



Mesih ile Şeytan arasındaki bu mücadele İncil boyunca sürer. Ta ki İsa çarmıha gerilene dek. İsa çarmıha gerildiği zaman, İblis ezeli rakibini yendi diye çok sevinmişti. Ne var ki, üç gün sonra İsa, ölümden dirilerek eskiden beri insanları zehirleyen o yılanın başını ezdi. Bu son hamlede İsa, Şeytan’ı bozguna uğratarak dünya egemenliğinin yetkisini geri kazandı. Şu anda İblis başı ezilmiş yılan gibi az zamanı kaldığını bilerek sağa sola saldırıyor. Ancak yakında bir gün İsa Mesih tüm görkemiyle yeryüzüne dönüp son darbeyi yapacaktır.